Otomotivciler endişeli

Alman ekonomisi şimdilik bütün konjonktür endişelerine kafa tutuyor. Aynı şey, ihracatta önemli rol oynayan Alman otomotivciliği için de geçerli. Oysa 2012’nin bu branş için kritik bir yıl olması bekleniyor.

Başarıdan başarıya koşan otomobil imalatçıları en büyük sıkıntıyı Avrupa’da çekiyor. Borç krizi, karamsar beklentiler ve resesyon tehlikesi Cenevre Uluslararası Otomobil Fuarı’nı üzerine karabulut gibi çöktü. Oysa Alman şirketleri adeta altın çağını yaşıyor. Daimler, BMW ve Volkswagen 2001’i şirket tarihinin en parlak yılı ilan etti. AUDI Yönetim Kurulu Başkanı Rupert Stadler, “geleceğin bugünlerini aratmasından çekindiğini”, söylüyor.

Oysa lüks Alman markalarının durumu o kadar da kötü değil. Öncelikle Çin ve Kuzey Amerika pazarı lüks ve pahalı Alman otomobillerine doymuyor. Avrupa’da ise durum oldukça kritik. Uzmanlar, dünyanın Avrupa dışındaki bölgelerinde yaşayan zenginler sayesinde 2012’nin de lüks markalar için parlak bir yıl olabileceğini belirtiyorlar. Kâr marjı düşük ve yüksek miktarda seri üretim yapanları ve Opel gibi bağlı olduğu tröstün Avrupa dışında satış yapmasına izin vermediği şirketleri ise zor aylar bekliyor.

Sihirli formül: ‘İşbirliği’

Opel’in sahibi General Motors (GM) şirketinin Fransız PSA Grubu’yla (Peugeot, Citroen) işbirliği yapma kararı, güçlerin birleştirilmesinden çok şirketlerin acil sorunlarını birlikte giderme teşebbüsünü yansıtıyor. Bu işbirliği muhtemelen Opel’in son şansı olacak. Avrupa piyasasına bağımlı olan Opel yıllardır zarar ediyor. Otomotivcilik uzmanı Ferdinand Dudenhöfer, 2012 yılında Avrupa’daki otomobil satışlarının %4,6 oranında azalarak 13 milyona düşeceğini tahmin ediyor.

PSA holdinginin sorunları da Opel’inkinden farklı değil. GM ve Fransız ortağı model geliştirme masraflarıyla hammadde ve parça maliyetlerinde milyarlarca euroluk tasarruf yapmayı amaçlıyor. Bütün branşın dilinden düşmeyen ‘işbirliği’, Cenevre fuarında en çok konuşulan konu olacağa benziyor. Artık bu branşta rakipleriyle işbirliği yapmayan şirket hemen hemen kalmadı. Öncelikle Asya ülkelerinden gelen rekabet baskısı karşısında isabetli kararlar alamayan Avrupalı otomobil üreticilerinin piyasadan silinmesi kaçınılmaz olacak.

Devler küçülüyor

Küresel anlamda ise otomotivciler şimdilik son derece iyi durumda. Asya ve Kuzey Amerika’daki talep artışının satışlara yüzde üç ila yüzde dörtlük artış şeklinde yansıması bekleniyor. Enerji tasarrufunun güncelliğini korumasına rağmen büyük, ağır ve sarfiyatı yüksek limuzin, spor otomobil ve lüks sınıf araçlar bütün dünyada yeterli alıcı buluyor. Ancak Asya metropollerinde de artık yollar araç almıyor ve büyük kentlerin havası teneffüs edilemiyor. Lüks markalar bu nedenle küçük otomobil segmentine girerek, büyük otomobilinin yanında bir de küçük hızlı araba sahibi olmak isteyen müşteri kitlesine yöneliyor.

Şirketlerin hedefinde, bütçeleri büyük bir BMW ya da Mercedes almaya yetmeyen ve belli bir markaya bağlanmasına çalışılan genç otomobil meraklıları da var. Yönetim Kurulu Başkanı Dieter Zetsche, Daimler’in Cenevre’de tanıtacağı yeni A klas modelinden çok umutlu. Zetsche en küçük Daimler’iyle BMW ve Audi’nin paylaştıkları pahalı C segmentindeki payını büyütmeyi arzuluyor. Ancak kullanışlı küçük otomobil piyasasında amansız bir rekabet var. VW düşük maliyetli ve çok markalı üretim stratejisi sayesinde çetin bir rakip sayılıyor. BMW 1 serisiyle büyük sükse yapıyor ve Mini’si de boyuna göre pahalı olmasına rağmen çok satıyor. Bu segmente A1 modeliyle giren Audi de Cenevre fuarında yeni A3 modelini tanıtacak.

Motor devrimi ertelendi

Elektrikli otomobillerde ise son yılların heyecanı yerini soğukkanlı kıyaslamaya bırakmışa benziyor. Otomotivcilik uzmanı Willi Diez, elektrikli otomobillerin aşırı pahalı olmasının meraklıları ürküttüğünü söylüyor. Bu piyasada yabancı şirketler daha başarılı. Opel GM bünyesinde Chevrolet Volt ile birlikte geliştirdiği ilk elektrikli Ampera’sının teslimatına yakında başlayacak. Ampera’nın Almanya’daki satış fiyatı yaklaşık 43 bin euro. Ferndinand Dudenhöfer son piyasa araştırmasında şöyle diyor: “Cenevre fuarı, elektrikli otomobil heyecanının yatıştığını ve otomobil imalatçılarının yeniden klasik metotlara döndüğünün sinyalini veriyor.”