Türkiye Vizyonu, Rekabet ve Şirketler Dünyası -2
mkahraman38@gmail.com
Sevgili Ekonomi Ajandası Okuyucuları. Merhaba Türkiye vizyonu, rekabet ve şirketler dünyası için mart sayısında belirttiğimiz gelişmeler doğrultusunda şirketlerimizin gelişme yolunda gösterdikleri ve rekabete yarayacak olan genelden özele bazı sorunlara vurgular yapılmıştı. Ülkemizin gelecek dönemler için gelişen ülkeler arasında iyi yerlere geleceğine olan inancımızı desteklememiz gerekmektedir. Fakat bu destek sadece motive edici sözler ile kalmamalı ve reel şirket gelişimine yönelik politika ve uygulamalar ile de desteklenmelidir ki, dünya rekabet endeksi ve gelişmiş ülkeler sıralamasında daha üst sıralara çıkma başarısını elde edelim.
2008 Dünya ekonomik krizi ile gelişme aşamasında diğer ülkelere göre oldukça avantajlı konumda olan ülkemiz için acaba aynı avantajı nasıl kullanıyoruz diye merak ettiğimizde, ilk olarak son yıl açılan şirketlerin dağılımına bakalım;
Yıl / Sektör |
2012 Yılı Açılış Sayı |
2012 Yılı Açılış Yüzdesi |
2011 Yılı Açılış Sayı |
2011 Yılı Açılış Yüzdesi |
2010 Yılı Açılış Sayı |
2010 Yılı Açılış Yüzdesi |
Tarım |
891 |
2,23% |
1531 |
2,8% |
1907 |
3,7% |
Maden |
526 |
1,32% |
853 |
1,6% |
785 |
1,5% |
İmalat |
6263 |
15,68% |
8703 |
16,0% |
8399 |
16,2% |
Toptan Perakende Ticaret |
10862 |
27,19% |
15105 |
27,7% |
14146 |
27,2% |
İnşaat |
6626 |
16,58% |
9242 |
17,0% |
8118 |
15,6% |
Ulaşım Depolama |
2210 |
5,53% |
2835 |
5,2% |
2763 |
5,3% |
Konaklama |
1805 |
4,52% |
2314 |
4,3% |
2234 |
4,3% |
Bilgi İşlem |
1702 |
4,26% |
2000 |
3,7% |
1747 |
3,4% |
Teknik Faaliyet |
3072 |
7,69% |
3875 |
7,1% |
4948 |
9,5% |
Destek Hizmet |
1730 |
4,33% |
2217 |
4,1% |
1862 |
3,6% |
Eğitim |
740 |
1,85% |
1001 |
1,8% |
935 |
1,8% |
Sağlık |
863 |
2,16% |
1104 |
2,0% |
1054 |
2,0% |
Diğer |
2035 |
23,75% |
3662 |
6,7% |
3073 |
5,9% |
Toplam |
39955 |
100,00% |
54442 |
100,0% |
51971 |
100,0% |
www.tobb.org.tr ‘den derlenmiştir.
Şirketlerimizin 201- 2012 dönemine ilişkin açılış rakamları ve yüzde dağılımlarına bakıldığında karşımıza çıkan tablo teknik faaliyetler, tarım, imalat ana kollarında yaşanan gerilemedir. Bu gerilemenin yanı sıra inşaat, bilgi işlem, destek ve diğer sınıfa kalan sektörler açısından artışlar meydana gelmiştir. Ekonomik olarak üretim ve rekabete daha çok destek vermesi gereken sektörler olan imalat ve teknik faaliyet sınıflar gerilemektedir. Tüketimi başlangıçta artıran fakat uzun vadede azaltan ve ileri vadeli borçlanmayı beraberinde getiren inşaat sektörü ile sınıflandırmaya giren fakat ana sektörler dışında kalan diğer sektörler için ise %10’dan fazla büyüme gözükmektedir.
Rekabet avantajı elde etmek için şirketlerimizin yurtdışı şirketlere göre döviz kazandırıcı işlemlere yönelmesi ve bunun yanı sıra ülke içi ekonomik yapının da bunun destekleyecek şekilde yeniden yapılanması gerekmektedir. Fakat görünen tabloda ülke içi büyüme ve tüketimi kısma ihtimali yüksek olan ve Minksy istikrarsızlığını oluşturacak olan uzun vadeli borçlandırıcı sektörlerde diğer sektörlere göre daha çok gelişme gözlenmektedir.
Ülkemiz için 2023 vizyon ve hedefinin konması ile bunu destekleyecek ekonomik yapının da desteklenmesi ve yönlendirme ile ekonomi oyuncularının hedefe doğru daha sağlıklı bir şirket yapısı ile gitmeleri gerekmektedir. Fakat 2010-2012 arası şirket açılış rakamlarının verdiği görüntü bunu desteklememektedir. Acaba ülkemiz sanayici profilinin istekleri ile ülkeyi yöneten siyasi irade arasındaki mevcut uyumun derecesi bu dengesizliği aşmada ne kadar fayda sağlayacaktır? İşte gelecek 10 yıllık dönemin en kritik sorusu kanımca bu olacaktır?
Sanayicimiz ve işadamlarımız merhum Turgut Özal’ın dışa açık ekonomi programı ile yurtdışına açılma kültürünün devamı ile son yıllarda yaşanan yurtdışı geziler ve bunun devamı ile yurtdışı satışların artmasının hızını kendi kapasitemiz açısından daha yukarı çekmemiz için neler yapabileceğiz? Yukarıdaki kritik sorunun ikizi olan soruda budur.
Şirketler dünyamızda son dönemde dikkatlerden kaçmayan bir konuda finansman sorunudur. Finansman sorununda ülkemizin sermaye açısından güçlü olmadığı tezi uzun bir zamandır doğruluğunu korumuştur. Fakat son yıllarda şirketlerin 2002-2007 arası dünyadaki ucuz finansmanın verdiği avantajı kullanmada ve kullanılan kredileri ve destekleri işlerini geliştirmek için ne kadar becerikli oldukları, gelişmenin finansı açısından dikkatle araştırılması gereken bir konudur.
Şirketlerin hala yasal sermaye ile işletme için gerekli iş sermayesi ve çalışma sermayesi kavramından uzak oldukları maalesef çeşitli verilerin incelenmesi ile gözlenmektedir. İş adamı ve sanayicimiz uzun yıllar borçlanma ile maliyetleri ödemeye kalkmaları ve kendi öz sermayesini mümkün olan en düşük seviyede tutma becerisi gerçekten takdire şayan olmakla birlikte ülkemizdeki orta gelir tuzağı ile borçlanma limitlerinin dolmaya başlaması ile borçtan faydalanma imkanı azalmaya başlamıştır. Bu da yeni bir rekabet avantajının nasıl oluşturulması gerektiği sorununun kaynağı olarak karşımızda durmaktadır?
Sevgili ekonomiajandasi.com okuyucularım, maksat olmalı ki üzüm yemek hem de kaliteli cinsinden. Bağcı ile sorunumuz var!!!. Çünkü bağcı biziz ve biz kendimizi bir düzene koyamadığımız zaman üzümden de olacağız. Mayıs ayındayız ve İstanbul’u fethedenlerin torunlarının ekonomik fetihleri yapmaması için nasıl bir mazereti olur?
Dilimiz, bilgimiz ve kalemimizin elverdiği ölçüde gelişme adımlar için yapılması gerekenleri ve bunlara yönelik tavsiyelerimi sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. Biz benden daha akıllıyız parolası ile sizlerinde konu ile ilgili görüşlerinizi beklerim.
Saygılarımla.
Dr. Mehmet KAHRAMAN