“Forex’te kaldıraç oranı düşürülürse piyasadaki hareketlilik azalır”
Ana sponsorluğunu İntegral Menkul Değerler’in üstlendiği FX World Istanbul’da konuşan İntegral Menkul Değerler Genel Müdürü Kıvanç Memişoğlu, Forex piyasasında Türkiye ve dünya geneli arasındaki regülasyon farklılıklarına dikkat çekti. Regülasyonların piyasanın aktörlerini yakından etkilediğini söyleyen Memişoğlu, “1/100 kaldıraç oranı ile Türkiye’de yüksek kaldıracın yarattığı kontrolsüz risk algısı önlendi. Japonya örneğinde olduğu gibi, bu oran düşürülürse, yatırımların yurtdışına kayması ve piyasadaki hareketliliğin azalması gündeme gelebilir” dedi.
Ana sponsorluğunu İntegral Menkul Değerler’in üstlendiği FX World Istanbul’da bir konuşma yapan İntegral Menkul Değerler Genel Müdürü Kıvanç Memişoğlu, Forex piyasasında Türkiye ve dünya geneli arasındaki regülasyon farklılıklarına dikkat çekti. Dünyada ve Türkiye’de Forex piyasasına bakıldığında, regülasyonların piyasanın başlıca aktörlerini yakından etkilediğini söyleyen Memişoğlu, kaldıraç oranı, Takasbank faktörü, piyasa yapıcılığı, IB’lik sisteminin uygulanabilirliği ve kurumsal müşteriler gibi farklı başlıklarda piyasayı değerlendirdi.
1/100 olarak belirlenen kaldıraç oranının Türkiye’yi “dengeli” bir noktada konumlandırdığını söyleyen Kıvanç Memişoğlu, bunun regülasyonun ilk adımında en doğru tercih olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“1/100 kaldıraç oranı ile Türkiye’de yüksek kaldıracın yarattığı kontrolsüz risk algısı önlendi. Bilinçsiz ve piyasaya yeni giren yatırımcıların mağdur olması engellenirken riskler de önlendi ve piyasa hacmindeki artış hız kesmeden devam etti. Forex piyasasında işlem hacminin büyüklüğünü o ülkenin piyasa profesyonelleri belirler. Bu yatırımcı grubunun ülkede kalması, o piyasanın canlı ve devam edebilir olmasında önemli rol oynar. Kaldıraç oranı da piyasayı canlı tutan profesyonellerin öncelikleri arasındadır. Bunu dünyadan bir örnek ile açıklamak gerekirse, Japonya’da kaldıraç oranının düşürülmesi sonrası çevre ülke piyasalarına, özellikle de Avustralya piyasasına ciddi miktarda işlem hacmi taşındı. Bu noktada, Türkiye’de hayata geçecek benzer bir regülasyonun da, piyasa profesyonellerini yurtdışına kaçıracağını ve piyasadaki hareketliliği ciddi oranda azaltacağını düşünüyorum.”
Takasbank faktörü
Takasbank’ın Türkiye’de yatırımcı güvenini olumlu yönde etkileyen en önemli faktörlerden biri olduğuna değinen Memişoğlu, “Bu sistem, her ne kadar aracı kurumlar üzerine bir miktar öz sermaye yükü getirse de, Forex gibi yeni bir piyasanın SPK güvencesinde olduğuna işaret ediyor ve bu durum piyasaya olan talebi artırıyor. Takasbank Türkiye’de teminat miktarı veya risk grubu ayrımı yapmadan, tüm Forex yatırımcılarına hesap açıyor ve bu hesaba yatırılan para Takasbank güvencesinde saklanıyor. Piyasa büyüdükçe ve yatırım miktarları arttıkça, risklerin ortadan kaldırılması ihtiyacı doğabilir, bu da Takasbank sisteminde yeni regülasyonları gündeme getirebilir” dedi.
Piyasa yapıcılığı faaliyetleri gelişmedi
Türkiye’deki Forex regülasyonunun bir amacının da tasarrufların yurtdışına çıkışını azaltmak olduğunu kaydeden Memişoğlu, “Bu amaçla sektöre piyasa yapıcılığı sistemi getirildi ve aracı kurumların birçoğu da A Lisansı aldı. Ancak Türkiye’de piyasa yapıcılığı faaliyetlerinin geliştiğini söylemek pek mümkün değil. Bunun başlıca nedeni, BSMV’nin işlem aracılığı yapan kurumlar için net, piyasa yapıcılığı faaliyetinde bulunan kurumlar için değişken olması. Buna ek olarak, piyasa yapıcılığı, bugüne kadar komisyon gelirleri üzerinden devam eden aracılık faaliyetlerine yeni bir düzen getirdi. Bu yeni düzenin sağlıklı işlemesi için, aracı kurumların muhafazakâr bir gelir kalemi olan komisyonlar yeterli değil. Sağlıklı işleyen bir organizasyona ve etkin bir risk yönetimine ihtiyaç var. Kurumların hem yepyeni bir risk yönetim departmanı kurması, hem de risk almaları gerekiyor. Ancak Forex’i bir yan gelir kalemi olarak gören eski aracı kurumlar ve banka kökenli aracı kurumlar, düşük riskle az gelir elde etmeyi tercih etti. Bu noktada risk yönetimini bilen kalifiye personel sayısının azlığı da önemli bir faktör” diye konuştu.
IB’lik sisteminin uygulanabilirliği
Kıvanç Memişoğlu, Tanıtım Aracılığı olarak da adlandırılan IB’lik sisteminin Forex aracı kurumların önemli bir pazarlama yöntemi olarak İngiltere ve ABD’de son derece aktif şekilde işlediğini söyledi. Türkiye’de bu sistemin önünde ciddi engeller olduğunu belirten Memişoğlu, “Bunlardan en önemlisi ise sermaye kriteri. Türkiye’de IB’lik sisteminin mevzuattaki şekli ile uygulanması için C lisansı gerekiyor. Ama önemli bir şart var, sizden 2.5 milyon sermayeli bir yatırım kuruluşu olmanız bekleniyor. Bu koşulu yerine getirmek neredeyse imkansız. Bu nedenle, IB’lik sistemini lisanslı şahısların, düşük sermayeli bir şirket üzerinden yürütmesinin sektöre daha faydalı olacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Satış personeli lisanstan muaf olmalı
Konuşmasının son bölümünde Forex piyasasının çalışan ihtiyaçlarına değinen Memişoğlu, Bu alanda çalışan personel, lisanslı olmak zorunda. İngiltere’de dealer, trader olarak çalışmak için lisans gerekli değil, kurumun lisansı yeterli oluyor. Lisanslı personele sadece yatırım danışmalığı hizmetinde ihtiyaç duyuluyor. Amerika’da ise Türkiye‘de olduğu gibi lisans zorunluğu bulunuyor. Türkiye’de lisanslı personel bulmakta zorluklar yaşanıyor. Bunun bir nedeni, sınavların 7-8 dersten oluşuyor olması. Her ne kadar geçme notu düşürülse de başarı oranı yüzde 5 seviyelerinde. Bu nedenle satış personelinin lisanstan muaf tutulmasının, aracı kurumların önemli bir ihtiyacı olan personel ihtiyacını karşılayacağını düşünüyorum” dedi.
EKONOMİ AJANDASI