Dolar 32,5633
Euro 34,9936
Altın 2.449,25
BİST 9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 20°C
Az Bulutlu
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cum 19°C
Cts 16°C
Paz 17°C
Pts 18°C

“Tüm krediler için kırmızı bayrak kalkmış durumda”

“Tüm krediler için kırmızı bayrak kalkmış durumda”
20 Mart 2016 13:13
A+
A-

 Bülent Özmen: Tüm krediler için kırmızı bayrak kalkmış durumda

Finans uzmanı Dr. Mithat Bülent Özmen, “kredi kartlarında yıl sonu yasal takip oranı da ihtiyaç kredilerinde olduğu gibi, 2009’daki seviyeyi yakalar hatta bunu aşabilir bile” diyor.

Söylendiği gibi kazandığımızdan çok mu harcıyoruz? Bir başka ifadeyle krediyle mi yaşıyoruz? 

Biraz öyle. Finansal enstrümanlar çeşitlendikçe ve sofistike hale geldikçe tüketim alışkanlıklarımız da buna paralel değişime uğradı. Dolayısıyla tüketimi de borçlanarak yapıyoruz. Kredi kartı ve ihtiyaç kredisi gibi borçlanma araçları işte tam da burada devreye giriyor.

Yani tüketme imkanı bulunca harcamaktan kaçınmıyoruz mu demek?

İşin elbette tüketime dayalı ekonomik büyüme modeliyle doğrudan ilintisi var. Nitekim modelin hanehalkı borç sarmalını gittikçe büyüttüğünü gören hükümet, 2014 yılında özellikle krediyle tüketimi sınırlamaya yönelik  bir dizi önlem alma ihtiyacı hissetti. Biliyorsunuz, kredi kartı taksit sayısında sınırlama, belli ürünlerde taksit imkanının kalkması gibi önlemler alındı.

Peki şimdi durum nedir? Her şey yolunda mı?

2014’teki düzenlemelerin etkisini aslında hemen o yıl hissettik. Gerçekten de, 2010’dan 2014’e kadar geçen dört yılın kredi büyümesi, ihtiyaç kredilerinde ortalama yüzde 31’ken; bu oran 2014 yılında yüzde 15’e kadar geriledi. Yani ihtiyaç kredisi toplam tutarındaki artış önceki yıllara kıyasla yarı yarıya azaldı. Aynı şey kredi kartları için de söz konusu oldu. Hatta bakın burada rakamlar daha da çarpıcı. Önceki dört yılda kredi kartı hacmi ortalama yüzde 24 büyümüşken, 2014 yılında kredi kartı toplam borç bakiyesi artmadığı gibi, yüzde 11 küçüldü.

Bu iyi bir şey mi?

Kazandığınızdan çok harcıyorsanız ve hanehalkı borç yükü gittikçe artıyorsa bir açıdan elbette iyi bir şey. Ama burada gözden kaçırılmaması gereken çok önemli bir tehlike var.

Şimdi bakın, 2010’dan başlayarak geçen dört yılda yasal takibata uğrayan, yani kredi taksitleri ödenemediği için icralık olan ihtiyaç kredisi tutarı, toplam ihtiyaç kredisi tutarının yüzde 3,2’si iken; ki bu oran makul kabul edilebilir; 2014’te bu oran yüzde 4’ü 2015’te yüzde 6’yı aştı. Şubat 2016 itibariyle bu oran yüzde 6,16’ya tırmanmış durumda. Bu ne demek biliyor musunuz?

İlan edilmemiş ama herkesin malumu bir kriz uç veriyor demek. Çünkü sözünü ettiğim yasal takip oranı, küresel krizin kendisini çok güçlü hissettirdiği 2009 senesinde bile yüzde 5’lerde kalmış; bugünkü seviyeleri görmemişti. İşin daha da vahimi, bu trend aynen bu şekilde devam ederse yıl sonunda ihtiyaç kredilerinde yasal takip oranın yüzde 7’yi zorlaması hatta az biraz üzerinde gerçekleşmesi, hiç şaşırtıcı olmayacak. Yani her verilen 100 lira kredinin 7 lirası yasal takibata uğrayacak ve bunun önemli bir kısmı icralık olacak demek. Bu da ne krediyi veren, ne krediyi alan, ne de genel ekonomik paratmetreler açısından hiç de arzu edilir bir durum değil.

Bu arızi bir durum olamaz mı? Yani bu söyledikleriniz sadece ihtiyaç kredilerinde yaşanan bir durumsa?

Haklı olmanızı istedim ama korkarım rakamlar aksini söylüyor. Bakın, başından beri konut ve taşıt kredilerine hiç değinmedim. Orada da rakamlar çok enteresan bir seyir izliyor ama konuyu dağıtmamak adına o tarafa hiç girmeyeceğim.

Neden?

Çünkü onlar günlük tüketim alışkanlıklarımızın ötesinde, daha ölçülüp biçilerek karar verilen harcamalar. En azından rasyonel davranışın bu yönde olmasını bekleriz. Ama ihtiyaç kredileri ve kredi kartlarında durum biraz daha farklı. Burada anlık tüketime yönelik taleplerimizle doğrudan ilintili enstrümanlardan söz ediyoruz. Dolayısıyla, sorunuza dönersek, icralık olan kredi kartlarında da durum az evvel ihtiyaç kredilerinde işaret ettiğim sıkıntılı gidişatı destekler mahiyette. Hatta korkarım burada kırmızı bayrak çoktan kalkmış durumda.

Kırmızı bayrak derken tam olarak ne demek istiyorsunuz?

Yani tehlike sinyalleri.. Karamsar bir tablo çizmek istemem ama sonuçta rakamları ortaya koyuyor ve bunları yorumlamaya çalışıyorum. Bakın, 2009 için küresel krizin etkisi yoğun şekilde hissediliyordu dedik. Mesela o sene kredi kartlarının yasal takibata uğrama oranı 11,63. Bu çok yüksek bir oran. Yani 100 lira kredi kartı borcunun kabaca 11 lirası ödenemiyor ve icra sürecine dahil oluyor demek. Ama bereket sonrasında işler yoluna girmeye başladı ve takip eden 4 yılda bu oran ortalama yüzde 6,48’e geriledi. İşte beni endişeye sevk eden ve kırmızı bayrak kaldırdığım yer tam da burası. Yani 2014 yılı.

2014 yılının önemi ne?

2014 senesinde, kredi kullanımını azaltmaya yönelik sınırlamaların da etkisiyle burada yaşanan daralma, oransal olarak yasal takiplerin artmasına ayrıca etki etti.

Yani 2014’te çok mu büyük bir yasal takip oranı var?

Bir sıçrama olduğu kesin. Geçen 4 yılın ortalaması 6,48 demiştim hatırlarsanız. 2014’te kredi kartlarında yasal takip oranı 7,41’e çıktı. Ama sıkıntı şurada. Bu sıçrama sıçradığı yerde kalmadı. Bu bir trende dönüştü ve trendin yönü yukarı doğru. Nitekim 2015’te bu oran 8,79’a ve nihayet şubat 2016 itibariyle 9,28’e fırlamış durumda. Fırlamış diyorum çünkü artık neredeyse bir kaç ay içinde 1 puan artacak bir yukarı yönlü trend var.

Bu oran tıpkı ihtiyaç kredilerinde olduğu gibi 2009’daki seviyelere çıkar mı peki? 

Bakın açıkça ifade edeyim. Az önce ihtiyaç kredileri için yaptığım öngörü sonuçta bir öngörü. Yani tahminde bulunuyorum. Ama bunu bir hesaplamaya dayandırıyorum. 2016 ocak ve şubat aylarındaki trendin aynen devam etmesi halinde yıl sonunda matematiksel olarak nasıl bir seviyeye ulaşırız onu hesaplıyorum. Ve korkarım aynı hesaplamayı kredi kartları için yaptığımızda sonuç yine parlak değil.

Nasıl bir sonuç bu?

Yani, kredi kartlarında yıl sonu yasal takip oranı da ihtiyaç kredilerinde olduğu gibi, 2009’daki seviyeyi yakalar hatta bunu aşabilir bile. Çünkü mevcut trendin bizi götürdüğü yer 12,4 seviyesidir. Bu da kimsenin mutlu olacağı bir seviye değil.

RADİKAL

REKLAM ALANI