‘2016’da iflas edecek firma iki kat artabilir’
Yılın ilk 9 aylık döneminde firmaların ödeme reflekslerini değerlendiren uluslararası alacak ve risk yönetimi şirketi ARS Danışmanlık Genel Müdürü Ayşe Burcu Arslan, karar vericilerde ‘umut kaybı’ yaşandığını kaydetti. Arslan, bir şirketin, hukuki zorunluluğu olan, bankaya kredi borcu gibi, ödemeleri dışarıda tutulduğunda geciken tahsilatlarında etkisi ile panik halinde ödeme önceliklerinin değiştiğini anlattı. Arslan, şirketlerin üretimlerini dahi kısıtlayıcı kararlar aldıklarını belirterek “Çünkü hammaddeyi ithal ediyorlar. Kurdaki yükseliş özellikle dolarla ithalat yapıp TL ile iç piyasaya satan şirketleri daha çok zorladı. Bu da üretim, istihdam ve yatırım önceliklerini azalttı. Eğitim ve reklam harcamalarını ise bitirdi. Firmaların daha çok kısa vadeli, günü kurtarma kararları verdiğini görüyoruz” diye konuştu.
İflas eden bir firmanın önceki 6 ay içindeki ödeme gecikmelerinin yüzde 50 arttığına da değinen Arslan, “30 gün geciken 60 gün gecikmeye başlıyorsa bu iflasın habercisidir. İflasın eşiğinde olan firma sayısı artıyor. Bankaların tahsili gecikmiş alacakları da artacak ama piyasaya olan ticari borcun artmasının yanında hiç kalacak. Çünkü piyasada ‘nazınızın’ geçtiği şirketlerle çalışıyorsunuz” şeklinde konuştu.
Vadesinde ödeme kabiliyeti düşecek Arslan, firma büyüklüklerine göre gecikme analizlerinin mikro şirketlerde vadesinde ödeme oranının yaklaşık yüzde 55 olduğunu büyük şirketlerde ise vadesinde ödeme oranının yaklaşık yüzde 30 düzeyinde olduğunu kaydetti. Arslan, “Büyük şirketlerde 30 güne kadar gecikmeli ödeme oranı ise yüzde 55 civarında. Büyük ölçekli şirketlerin vadelerin uzatılmasına yönelik talep güçlerini kullanmaları, onların ayakta kalmasını ve nakit akışlarındaki dalgalanmalardan daha kolay sıyrılmalarını sağlarken böyle bir lükse sahip olmayan küçük işletmelerin işi daha zor. Yani ülke ekonomisindeki daralmayla beraber, siyasi belirsizliklerin gündemde olduğu bir atmosferde ödeme önceliklerinin değişmesi, vade gecikme talepleri yönünden güçsüz olan mikro ve küçük işletmeleri daha olumsuz etkiliyor. Büyüklerin de talep güçlerini kullandığı piyasada küçükler de gecikme yaşarsa bir domino etkisi oluşabilir. 2016’da mikro şirketlerde vadesinde ödeme oranının yüzde 55’ten yüzde 40’a kadar düşmesini bekliyoruz” değerlendirmesini yaptı.
Müşteriyi kaybetmek istemeyen şirketini nakit krizine sokuyor
Türk kültüründe ödeme isteme tembelliği ya da çekingenliği olduğuna da işaret eden Arslan, “Kültürlerin parayı algılayışları çok farklı. Bizde çevre etkisi çok yoğun ve ödemesini isteyen insanı mahcup bırakabiliyoruz. Avrupa’da ise ödeme talep etmek çok normaldir. Ödeme çekingenliği bir süre sonra panik yaratıp ödeme krizinin içine sokuyor. Türkler müşteriyi kaybetmemek uğruna kendilerini nakit krizine sokuyorlar” dedi.