Kur savaşı yeniden başlıyor
Yatırımcıların birçoğu piyasadaki iniş-çıkışlara bilanço rakamları ile ekonomik verilerin neden olduğunu düşünse de aslında son dönemde her şey döviz piyasasında yaşanan hareketlere bağlı olarak gelişiyor.
Borsaların yükselmeye başladığı 2012 sonlarından itibaren Japon yeni ile hisse senedi piyasaları ters yönde hareket ediyor. Daha net olmak gerekirse; yen ne zaman gerilese borsalar yükseliyor, yen ne zaman güçlense borsalar zayıflıyor.
Ancak şimdilerde küresel ekonomiden durgunluk sinyalleri gelmesi ve hisse senedi piyasasında yaşanan karmaşa ortamında son üç yıldır piyasayı yükselten kur beklentileri tehdit altında.
Önde gelen tüm ekonomilerde merkez bankalarının ihracat ile ekonomiyi desteklemek ve enflasyonu yükseltmek için kuru zayıflatmaya çalışması nedeniyle kur savaşının eşiğine gelmiş durumdayız. Kur savaşı uyarısı ilk kez Brezilya tarafından 2010 yılında yapılmıştı.
Manşetler Ukrayna anlaşmazlığına odaklanırken asıl savaş döviz piyasalarında patlamak üzere.
Hem Çin hem de Avrupa büyümeyi desteklemek amacıyla para birimlerini zayıflatmaya çalışıyor.
Çin’in attığı adımlar, şimdiden ABD Hazinesi’nin öfkesini çekti. Hazine, kısa zaman önce yayınladığı yarı yıllık döviz piyasası raporunda Çin’in yılın ilk döneminde daha önce benzeri görülmemiş gerilemenin ardından para biriminin değerini düşük tuttuğuna dikkat çekti.
Euro Bölgesi’nde enflasyon oranının kredi piyasasının durgun olduğu ortamda tehlikeli bir şekilde düşük seviyelere gerilediğini gören Avrupa Merkez Bankası (ECB) artık tahvil alımı yapmayı açıkça tartışıyor.
Alman basınında ECB analistlerinin tahvil alımı ile yapılacak canlandırmanın enflasyon ve büyüme üzerindeki etkileri hakkında bilgisayar simülasyonlarına başladığına dair haberlerin yayınlandığı 4 Nisan’da yaşananları hatırlayın. Borsalar tüm zamanların yüksek seviyelerinden geri çekilmeye başlamıştı. Euro, yen karşısında sert şekilde değer kaybetmişti.
Bu sert tepkinin nedeni neydi? Sebep, hedge fonlar ile diğer kurumsal traderların yen cinsinden carry trade işlemlerine akın etmesiydi. Euro Bölgesi’ndeki çevre ülkelerin tahvil faizlerinin eş değer ABD Hazine tahvillerinin faizlerinin altına neden gerilediğini hiç merak ettiniz mi ya da Yunanistan ile Portekiz’in kurtarma paketleri almalarından bu kadar kısa zaman sonra neden yeni tahvil ihracı yaptıklarını?
Sebep, traderların yalnızca sunulan tahvil faizlerini cazip bulmaları değil aynı zamanda temel para birimlerindeki görece hareketlerden kaynaklanan kazançlar.
Japonya’da 15 Nisan’da hükümetin 2012’den bu yana ilk defa ekonomiye dair değerlendirmelerini düşürdüğü haberlerinin yayınlanmasının Japon yenini zayıflatıcı daha çok canlandırma adımının yolda olduğuna dair umutları artırması ile borsalar değer kazanmıştı.
Yen cinsinden carry tradeler, Japonya Başbakanı Shinzo Abe’nin ülkede uzun yıllardır süren deflasyon kabusuna son vermek için son bir strateji olarak agresif şekilde yenin değerini düşürmek için göreve gelmesi nedeniyle de işe yaradı. Japonya Merkez Bankası da Başbakan ile uyumlu hareket ederek finans sistemine ucuz yen pompaladı.
Ancak Wall Street’in ‘Abenomics’ adını verdiği bu strateji, tüketicilerin zayıf kurun negatif sonuçlarından muzdarip olmaları nedeniyle özelliğini yitirmeye başladı. 1990’lardan bu yana ilk kez artırılan satış vergisi (yüzde 5’ten yüzde 8’e yükseltildi) de durumu iyiden iyiye kötüleştiriyor.
Fed Başkanı Janet Yellen ise enflasyon Fed’in yüzde 2’lik hedefine yaklaşana ve ücretler gibi istihdam piyasası göstergeleri toparlanana dek kısa vadeli faiz oranlarını düşük tutarak doların değerini de düşük tutmaya istekli ve hazır görünüyor.
Çıkarılması gereken sonuç: Avrupa, Çin ve diğerlerinin kendi para birimlerini zayıflatmak için aktif olarak oyuna dahil olmaları ile yendeki istikrarlı değer kaybından memnun olan piyasa sarsılmak üzere ve bu sarsıntı hiç de hoş olmayacak.
EKONOMİ AJANDASI