Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 16°C
Az Bulutlu
İstanbul
16°C
Az Bulutlu
Paz 16°C
Pts 16°C
Sal 18°C
Çar 19°C

Euro Bölgesi’nde ekonomik veriler resesyon endişesini artırıyor’

Euro Bölgesi’nde ekonomik veriler resesyon endişesini artırıyor’
02 Haziran 2013 08:39
A+
A-

111215-euro640.hlarge

Avrupa Bölgesi’nde etkin olan politik ve ekonomik belirsizlikler başta Avrupa ekonomisi olmak üzere tüm dünya ekonomilerini etkilemeye devam ediyor. Avrupa’da ki yönetim sıkıntıları, farklı birçok siyasi ve ekonomik yapıyı bir arada barındırması sebebiyle ortaya çıkan risk faktörleri dünya ekonomisine yön veriyor. Hafta içerisinde Almanya Şansölyesi Merkel AB ve Çin arasındaki ticari anlaşmazlık için devreye girerek, her iki tarafa da ticaret savaşını önleme çağrısında bulundu. Çin’in Almanya’nın ihracat odaklı ekonomisinin önemli oyuncularından biri, Almanya’nın da Çin’in Avrupa’daki en büyük ticaret ortağı olması, iki ülkenin birbiri için önemini artırıyor. Çin Başbakanı Li Keqiang, Avrupa ile olası bir ticaret savaşının önlenmesi çabalarında Merkel’e müttefiki olarak yaklaştı. Avrupa Birliği’nin Çin’den ithal edilen güneş enerjisi panellerinde cezalandırıcı vergilerin uygulanması mücadelesi, başı Almanya’nın çektiği AB ülkeleri grubu tarafından zayıflatıldı. Almanya, Çin’e cezai vergi uygulanmasına karşı çıkan, aralarında İngiltere’nin de yer aldığı 14 AB ülkesi arasında ger aldı. Fransa ve İtalya, vergi konmasından yana bir duruş sergilerken, Almanya, İngiltere ve Hollanda muhalefeti oluşturdu.

Euro Bölgesi’ndeki borç krizi döneminde geçen son yıllarında merkez bankalarında nakit biriktiren Avrupalı bankalar rezervlerindeki paraları çekmeye başlayarak, mali krize rağmen bankacılık sektöründeki güven ve risk iştahının arttığına işaret etti. Bankaların Eylül ayındaki rezerv zirvesinden bu yana 12 bankanın nakit birikimleri yüzde 19 azalarak, Mart sonu itibariyle yaklaşık 1.15 trilyon dolar seviyesine gerileyerek, son 2 yılın en düşüğünde. Rezervlerdeki son düşüş, Avrupalı bankalar ve finansal sistemin sağlığı konusunda endişeleri olan bazı bankacı ve yatırımcılar için alarm niteliğinde olan sektörün kriz hâlinden uzaklaşılmaya başlatıldığının sinyalini veriyor. AB ekonomilerinin kemer sıkma karşıtı isyanlarına kulak veren Avrupa Komisyonu, Çarşamba günü Euro Bölgesi’nde kemer sıkma programlarının hızını yavaşlatma kararı aldı. Öte yandan bloğun kısa vadede güçlü büyüme kaydetmeyeceğini öngörerek uyarıda bulunan Avrupa Komisyonu, hükümetlere reform çabalarındaki sosyal ve siyasi desteklerindeki olası kayıplara karşı dikkatli olmaları çağrısında bulundu.

AB’nin 27 ülkesini kapsayan bütçe planlarını öngörüldüğü şekilde yeniden değerlendiren Brüksel, sosyal güvenlik ağının yıprandığını ve işsizlikle mücadele hamlelerindeki başarısızlıktan ötürü yoksulluğun Avrupa’nın birçok kısmında tehlikeli şekilde arttığı söyledi. Avrupa Bölgesini makroekonomik veriler açısından incelediğimizde hafta içerisinde Euro Bölgesi’nde ekonomik güven Mayıs ayında artış gösterdi. Avrupa Komisyonu’nun Brüksel’den yaptığı açıklamaya göre, ekonomik güven endeksi, Nisan ayındaki seviyesi olan 88,6’dan, Mayıs ayında 89,4 seviyesine yükseldi. Borç krizinin Almanya’da da kendini hissettirmesi ve uzun süren kışın etkisiyle Almanya’da işsizlik Mayıs’ta beklentinin 4 katı artış kaydetti. Federal İşsizlik Ajansı’nın verilerine göre Almanya’da mevsimsellikten arındırılmış işsizlik 21 bin kişi artarak 2.96 milyon kişiye çıkarak, 4. aylık artışına işaret etti. Euro Bölgesi işsizlik oranı resesyonun gittikçe daha da derinleşmesiyle Nisan ayında rekor seviyeye yükselirken, ekonomik toparlanmayı hızlandırmak için bölge liderleri ve Avrupa Merkez Bankası (AMB) yetkililerinin üzerindeki baskıyı da artırdı. Euro Bölgesi ekonomisi bu yılın ilk 3 ayında yüzde 0.2 daralırken, büyümeye dönmeden önce ikinci çeyrekte de daralma göstereceği tahmin ediliyor. AMB Euro Bölgesi ekonomisinin bu yıl yüzde 0.5 daralacağını tahmin ediyor. 17 ülkenin üye olduğu Euro Bölgesi’ndeki daralma AMB’yi harekete geçirirken, banka politika faiz oranı kesmekle beraber firmalara para aktarabilmek yeni önlemler almaya devam ediyor. AMB bu ay politika faiz oranını 25 baz puan indirerek rekor düşük seviye olan yüzde 0.5’e çekti. Euro Bölgesi’nde işsiz insanların sayısı Nisan ayında 19.38 milyona yükselerek 95,000’lik artış gösterdi. Genç işsizlik oranı yüzde 24.4 oldu. Avrupa’nın en büyük ekonomisi Almanya’da işsizlik oranı yüzde 5.4’te kaldı, İspanya’da ise işsizlik oranı yüzde 26.8 oldu. Resesyon endişelerinin arttığı Euro Bölgesinde bu hafta açıklanacak makroekonomik veriler yakından takip edilmelidir.     

Merkez Bankası düşük politika faiz planını sürdürmeye devam ediyor

Bist 100 Endeksi’nde haftanın ilk işlem günü Türkiye kapasite kullanım oranının Mayıs ayında bir önceki aya göre 0,3 puan artarak %74,6 seviyesine ulaşmasına rağmen yurtdışı piyasalarda memorial day tatili sebebiyle yeterli alım ivmesini yakalayamamıştı. Haftanın ikinci işlem gününde TCMB’nin kredili mevduat hesaplarına getirilen yeni düzenlemenin yanı sıra, Bankaların aldığı komisyonlara düzenleme getirecek olan Tüketici Koruma Kanunu’nun bakanlar kurulunda imzaya açılmasının genel endeksin gerilemesinde etkili olduğunu söyleyebiliriz. Yeni düzenleme; bankaların aldığı aidat ve masrafların BDDK tarafından belirlenmesi, kredi ödemelerinde gecikme durumunda bileşik faiz uygulanmasına son verilmesi gibi başlıkları içeriyor. Bu bağlamda başta bankacılık sektöründe %7,5 dolaylarında yaşanan değer kaybı genel endekse de olumsuz yansımıştı. Perşembe günü açıklanan Türkiye Tüketici Güven Endeksi’nde Mayıs ayında bir önceki aya oranla %2,4 artarak 77,5 seviyesine ulaşması ilk etapta çok büyük bir tepki yaratmasa da; son aylarda yurt içinden gelen olumlu veriler serisinin devam edebileceği yönünde sinyal vermekte.

Haftanın son işlem gününde ise; zayıf açıklanan Dış Ticaret açığı verisinin ardından gün içerisinde Döviz Sepetinde 2,1750 seviyelerine, Dolar/TL’de 1,8955 seviyelerine varan yükselişlerin gerçekleştiği gözlemlendi. Her ne kadar TC Merkez Bankası TL’de gevşeme politikaları içerisinde bulunuyor olsa da, bu tarz soluksuz yükselişlerden enflasyon endişeleri odaklı bir şekilde Merkez Bankası’nın rahatsızlık duyabileceğini beklemekteydik. Daha çok bir sonraki PPK toplantısında faiz indirimlerine aralık verilerek yapılabileceğini düşündüğümüz bu durum öncesi, TCMB Başkanı Başçı’nın bu açıklamaları piyasalara sözel müdahale olarak algılanabilir. Küresel çapta başta Japonya’nın parasal genişlemesi etkisi ile Dolar’ın Yen karşısında değer kazanması ve ABD hisse piyasalarında artan risk iştahının Dolar’daki gevşemeleri engellemesi ile Dolar’da bir değerlenme görüyorduk. Zayıf Euro Bölgesi ekonomisi, Dolar’ı Euro karşısında değerli kılarken, FED’in parasal genişlemeyi azaltması planları da Dolar’daki değerli durumun devamlılığına neden olmakta. Böyle bir ortamda, Türkiye’de, TL’nin hem geri çekilmeler gösteren BIST endeksinden de olumsuz etkilenerek zayıf kalması TCMB’yi sözel olarak müdahaleye itmiş gibi görünüyor. Böyle bir açıklama sonrasında, bir sonraki PPK toplantısı için faiz indirimi beklentilerinin ertelenebileceği ve faiz koridorunda genişlemeler ile Merkez Bankası’nın kısa süreli sıkılaştırmalara adım atabileceğini düşünüyoruz. Faiz koridorunun üst bandında 25 puanlık bir yükseliş TL’de sınırlı değerlenmelere izin verebilecek iken, ROK ve munzamlara müdahaleler ile de bunun desteklenebileceğini düşünmekteyiz. Bu şekilde, TC Merkez Bankası’nın, küresel gevşek para politikalarına ayak uydurmaya devam edebileceğini, düşük politika faizi planını sürdürebileceğini ve aşırı değer kaybeden TL’de bir kısım soluklanmalara izin verebileceğini düşünmekteyiz.

ABD büyümesi sınırlı kalmaya devam ediyor

Haftaya Memorial Tatili ile sakin başlayan ABD piyasaları, salı günü açıklanan Tüketici Güveni verisi ile yeşile büründü. Nisan ayında 69 açıklanan Tüketici Güveni, Mayıs ayında 76.2’ye tırmanarak Şubat 2008’den bu yana en güçlü rakamı göstererek son 5 yılın zirvesine tırmandı. Geçtiğimiz haftalarda ABD Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke’nin FED’in parasal genişlemeyi daraltmak için ekonomide daha fazla toparlanma belirtilerine ihtiyaç duyduğunu belirten açıklamalarını teyit eder nitelikte gelen Tüketici Güveni ekonomi ve işgücü piyasasına yönelik düzelen görünüme de katkıda bulundu. Tüketici güveninde yaşanan artış konut fiyatlarındaki yükselişe eşlik ederken, hane halkı bilançolarının dengeye girmesini sağlıyor. ABD’lilerin ekonomiye yönelik bakışlarının düzelmesi, ekonominin yaklaşık yüzde 70’ini oluşturan tüketici harcamalarında da toparlanmaya yardımcı olabilir.

Haftanın piyasalara hayal kırıklığı yaratan verisi ise ABD büyüme verileri oldu. Amerikan ekonomisi yılın ilk üç ayında %2,4 oranında büyüyerek beklenti altında bir büyüme kaydetti. Geçen ay yapılan tahminlerde %2,5’lik bir büyüme öngörülmüştü. Son veriler, 2013 başında Amerikalı çalışanlardan alınan bordro vergilerinde yapılan %2’lik artışa rağmen, harcamaların kısılmadığını gösteriyor. 2013 yılının ilk üç ayında tüketim harcamalarında %3,4’lük bir artış kaydedildi ve bu durumun son iki yıldaki en yüksek artış olması dikkat çekiyor. Amerikan ekonomisinin %70’ini tüketim harcamaları oluşturuyor. Buna rağmen şirketler envanterlerini güçlendirmek için yavaş davranıyor, federal hükümet ve eyaletler de harcamalarını kısmaya devam ediyor. Diğer taraftan ABD’de geçtiğimiz hafta beklenenden daha fazla işsizlik sigortası başvurusu gerçekleşirken, İşsizlik başvuruları 25 Mayıs itibariyle biten haftada 10,000 yükselerek 354,000’e çıktı. Ekonomistlerin tahminİ ise 340,000 olarak gerçekleşti. Önümüzdeki haftanın en önemli verisi olan Tarım Dışı İstihdam verisinin de zayıf gelmesine işaret eden haftalık işsizlik verileri ABD’de nert bir toparlanma olmadığına işaret ediyor. Bu noktada her ne kadar iyileşme gösteren Tüketici Güveni verileri ve borsalardaki değer artışı sürüyor olsa da son 5 yıldır devam eden kriz ortamında özellikle istihdam ve konut verileri karışık sinyaller vererek Amerikan ekonomisinin ikinci çeyrekte yavaşlayarak yüzde 2,4’ün altında büyüyeceğine işaret ediyor. Büyümedeki bu ivme kaybı da FED’in parasal genişleme hamlelerinde kısıtlamaya kısa vadede gidemeyeceğinin en büyük sinyalini veriyor.

Tuğba Özay / İntegral Menkul Değerler

REKLAM ALANI