Doğu’nun ve Batı’nın büyük filozofu Türkiye’yi sarsmaya geldi
Son gecesinde geçirdiği bir baygınlıktan sonra biraz kendisine gelince son şiirini okumaya başladı…“
Geçmiş şarkılar tekrar okunacak mı? Hayır, okunmayacak!
Hicaz’dan bir meltem esecek mi? Hayır, esmeyecek!..”
Doğu’nun ve Batı’nın filozofu Muhammed İkbal, son nefesini verdiğinde yüzünde tatlı bir gülümseme vardı. “Hayır okunmayacak” dese de Muhammed İkbal’in şarkısı hiç susmadı.
Yaşadığı dönemde dünya liderlerinin görüşebilmek için ısrarlı davetler gönderdiği, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Aşkın sönmez ateşini yeniden tutuşturan büyük adam” dediği Muhammed İkbal, yeniden aramıza döndü.
Timaş Yayınları, İkbal’in 1930 yılında Madras ve Haydarâbâd’da verdiği ancak 83 yıldan beri sarsıcı etkisini hala sürdüren altı konferanstan oluşan konuşmalarını yeniden kitaplaştırdı. 1934 Oxford baskısı esas alınarak hazırlanan sıradışı eser İslam’da Dini Düşüncenin Yeniden İnşası adıyla Türkçe’ye çevrildi.
Bundan tam bir asır önce 1911 ve 1912 yıllarında, Hazreti Peygamber’e “ümmetin şeref ve haysiyetinin timsali” olarak Trablus’ta şehit düşmüş Türk askerlerinin kanlarını götüren İkbal, Ortadoğu’da haritaların yeniden çizildiği bir dönemde yine sahneye çıkıyor.
İkbal’in bu eseri yazdığı yıllarda da İslam dünyasında yine çok önemli hadiseler cereyan ediyordu. Müslümanlar artık dünya üzerinde etkin kültürel, siyasal gücün temsilcisi olmaktan çıktığı gibi, her ne sebeple olursa olsun, İslam’ın Müslüman toplumlarda bireysel ve toplumsal hayattaki mevkisi ve işlerliği de baştan tanımlanıyordu.
İslam düşüncesini yeniden inşâ etmek için, klasik İslam düşüncesinde yaygın kabul görmüş görüş ve kavramlara farklı açılardan bakabilen İkbal, İslam’da Dini Düşüncenin Yeniden İnşası eserinde okuyucuyu ilk anda sarsıyor.
Kur’an’ın klasik felsefe ile uzlaşmazlığını anlatıp Müslüman filozofları cesurca eleştiren İkbal, düşüncenin sınırlarını zorladığı eserde okurları sıra dışı felsefi bir yolculuğa çıkarıyor.