Dolar 32,4752
Euro 34,8856
Altın 2.433,53
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 17°C
Az Bulutlu
İstanbul
17°C
Az Bulutlu
Sal 16°C
Çar 18°C
Per 19°C
Cum 19°C

Genç nüfus ve nüfus yenilenme oranı

Genç nüfus ve nüfus yenilenme oranı
11 Temmuz 2017 10:37 | Son Güncellenme: 11 Temmuz 2017 10:39
A+
A-

Genç nüfus her ülke için önemli bir fırsattır. Ekonomi çarklarının dönmesinde temel dinamiklerden birini oluşturmaktadır. Özellikle genç nüfustan gelen yoğun mal ve hizmet talebi, mal ve hizmet piyasasının canlanmasına dolayısıyla ekonomik büyümeye önemli katkılar sağlamaktadır. Ancak genç nüfusun her zaman ülke için her yönüyle pozitif artılar oluşturduğunu söylemek abartılı bir ifade olacaktır. Özellikle gerekli eğitimler ve özgün plan ve programlar yapılmadığı taktirde oluşacak olan genç işsizliğin ülkenin temel sorunlardan biri olarak gündemi uzun süre işgal edeceği de unutulmamalıdır. Bu durum ayrıca irdelenmesi gereken bir husustur.

Türkiye’nin Avrupa Birliği veya pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeye oranla sahip olduğu genç nüfus oranı ülkemizin önemli bir üstünlüğü olarak görülmektedir. Ancak Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı son verilere bakıldığında sürekli varlığıyla övündüğümüz genç nüfus oranının önümüzdeki dönemlerde sürdürülemeyeceği görülmektedir. Nüfus artış oranı, giderek yaşlanan bir ülke haline geleceğimiz hususunda alarm vermektedir.

Ülkemizde 15-64 yaş grubunda bulunan (çalışma çağındaki) nüfusun oranı, 2016 yılında bir önceki yıla göre ‰2 artarak %68 olarak gerçekleşti. Çocuk yaş grubu olarak tanımlanan 0-14 yaş grubundaki nüfusun oranı ise %1 azalışla %23,7’ye gerilerken, 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusun oranı da %8,3’e yükseldi. Gelişmiş ülkeler olan Japonya(%27,3) Almanya(%21,8) gibi ülkelerle kıyaslandığında yaşlı nüfus oranı her ne kadar küçük görünse de yaşlı nüfusun artış eğilimi içerisinde olması önemlidir.

Türkiye’de 65 ve yukarı yaştaki nüfus 2012’de 5 milyon 682 bin iken son beş yılda yüzde 17,1 artarak 2016’da 6 milyon 651 bin 503 kişi oldu. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2012 yılında yüzde 7,5 iken, 2016’da yüzde 8,3’e yükseldi.

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de nüfus artış hızı, kentleşme hızı, sanayileşme ve ekonomik büyüme ile birebir ilişkilidir.

Daha az gelişmiş toplumlarda çocuk sayısına (özellikle de erkek çocuk sayısına) hane halkı gelirine ilave katkı anlamına geldiğinden ve gelecekte ailenin en temel geçim kaynağı olarak görüldüğünden büyük önem verilmekte ve dolaysıyla ortalama hane büyüklüğü gelişmiş toplumlarla kıyaslandığında yüksektir.

TÜİK tarafından açıklanan 2016, doğum verileri incelendiğinde ülkemizde canlı doğan bebek sayısı 2015 yılında 1 milyon 333 bin 329 iken, 2016 yılında 1 milyon 309 bin 771 olmuştur.

2016 yılında bir kadının doğurgan olduğu dönem olan 15-49 yaş arasında ortalama doğurduğu çocuk sayısını ifade eden toplam doğurganlık hızı 2,10 çocuk oldu. Toplam doğurganlık hızı, 2015 yılında 2,15 çocuk iken 2016 yılında 2,10 çocuk olarak gerçekleşti. Yani, bir kadının doğurgan olduğu dönem boyunca doğurabileceği ortalama çocuk sayısı 2,10 oldu. Bu durum, doğurganlığın kritik seviye olan nüfusun yenilenme düzeyine düştüğünü göstermektedir.

Ülkemizde Toplam doğurganlık hızının en yüksek ve en düşük olduğu iller aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

Toplam doğurganlık hızının en yüksek olduğu il 2016 yılında 4,33 çocuk ile Şanlıurfa oldu. Bu ili 3,69 çocuk ile Ağrı, 3,46 çocuk ile Siirt ve 3,45 çocuk ile Şırnak izledi. Toplam doğurganlık hızının en düşük olduğu il ise 1,46 çocuk ile Karabük oldu. Bu ili 1,48 çocuk ile Edirne ve Kırklareli, 1,50 çocuk ile Zonguldak izledi.

15-19 yaş grubunda bin kadın başına düşen ortalama canlı doğan çocuk sayısını ifade eden Adölesan doğurganlık hızı, 2011 yılında binde 32 iken 2016 yılında binde 24’e düştü. Nüfus başına düşen canlı doğum sayısını ifade eden Kaba doğum hızı ise, 2015 yılında binde 17 iken 2016 yılında binde 16,5 oldu. Tüm bu veriler ülkemizde genç nüfus oranın önümüzdeki yıllarda giderek azalacağı yaşlı nüfus oranının giderek artacağı bir evreye doğru gittiğimizi göstermesi açısından manidardır.

2016 yılı verileri incelendiğinde toplam doğurganlık hızının, 2,10 olan nüfus yenilenme oranı eşik seviyesine düştüğü görülmektedir. Dünyada nüfus yenilenme oranının altına inen ülkelerin bir daha bu seviyenin üstüne çıkmalarının çok zor olduğunu gösterdiğinden dolayı özellikle politika yapıcıların bu konuya gerekli hassasiyeti göstermeleri, uygun politika üretmeleri ve gerekli olan tedbirleri almaları konusunda önemli bir ipucu sunmaktadır.

Özellikle karar alıcıların sorunun kaynağını tespit edecek araştırmalar yapması, çalışan annelere esnek çalışma saatleri, çocuk bakım merkezleri, bakıcı yardımı, erken emeklilik gibi hakların tanınması, çalışan babalar için çalışmayan eş yardımının makul seviyelere getirilmesi, çocuk yardımının gerçekçi yaklaşımlarla belirlemesi, doğum yardımlarının düzeltilmesi ve babalık izinlerinin tekrar düzenlemesi gibi gerçekçi ve sonuç getirici yaklaşımlarla konunun yeniden ele alınması gerekmektedir.

Aksi taktirde yarın harekete geçmek bugünden çok daha maliyetli, çok daha zahmetli, çok daha uzun ve yorucu olacaktır.

Tahir OLCAY

TÜİK İstanbul Bölge Müdürlüğü

TÜİK Uzmanı

REKLAM ALANI