Dolar 32,5556
Euro 34,9560
Altın 2.459,17
BİST 9.885,69
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 18°C
Az Bulutlu
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cts 16°C
Paz 18°C
Pts 18°C
Sal 18°C

Beklentiler iyileşirken biz yerimizde sayıyoruz

Beklentiler iyileşirken biz yerimizde sayıyoruz
04 Mart 2015 10:04
A+
A-

Beklentiler iyileşirken biz yerimizde sayıyoruz

Yıla iyi başlayan Türk piyasaları, ocak ayının ortasından sonra negatif ayrışmaya başladı.

Enerji ithalatçısı olan bu ülkelerin, petrol fiyatındaki düşüşten büyük fayda sağlayacaklarını düşünüyordum.

Avrupa Merkez Bankası’ndan (AMB) beklenenden daha büyük bir tahvil alım programının geleceğini, bunun da Euro Bölgesi’nde moralleri düzelteceğine inanıyordum. En önemli ihracat pazarımızdaki kıpırdanma, bize de yansıyabilirdi. Hindistan’da; piyasa mekanizmasını kavramış, başarılı bir akademisyen olan Merkez Bankası Başkanı Rajan’ın farkını hissettireceğini öngörüyordum.

Yılın ilk iki ayı bitti. Hindistan piyasaları, bu dönemde en iyi performans gösteren piyasalar arasında yer aldı. Hem Merkez Bankası doğru adımlar attı, hem de ekonomi yönetimi genişlemeci maliye politikasına başladı. Kurumlar vergisi oranı dört yıllığına yüzde 30’dan yüzde 25’e düşürüldü. Kamu kesiminin yapacağı sermaye harcamaları artırıldı. Hint ekonomisi tam manasıyla düzlüğe çıkamasa da, yapılan doğru hamleler, Merkez Bankası’nın kredibilitesinin yüksek olması, beklentileri artırdı.

Diğer taraftan, yıla iyi başlayan Türk piyasaları, ocak ayının ortasından sonra negatif ayrışmaya başladı. Türk Lirası (TL) en fazla değer kaybeden para birimi oldu. Faizler yükseldi. Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye yönelik beklentileri bozuldu. USD/ TL rekor üstüne rekor kırıyor. Kendi kendimize sorun yaratmayı bir kez daha başardık. USD/ TL, 15 Ocak tarihinde 2.27’nin altına inmişti. O tarihte, AMB henüz tahvil alım programını açıklamamıştı. Rusya-Ukrayna arasında ateşkes konuşulmuyordu. Yunanistan’da Syriza partisi seçim meydanlarında esip gürlüyordu. Sonrasında, AMB ucu açık bir tahvil alım programı açıkladı. Rusya-Ukrayna arasında ateşkes yapıldı. Syriza seçimi kazandıktan sonra, borç ertelemesi konusunda AB ile anlaştı. Eurodan çıkış mevzusu bundan sonra manşetleri süslemedikçe, Yunanistan’la ilgili diğer sorunlar minimal düzeydedir.

Türkiye’de siyasetçiler Merkez Bankası’nın uyguladığı para politikasına güvenmiyorlar. Tartışmalar göz önünde yapılıyor. Kurumlarımızın kredibilitesi düşüyor. Türk halkı ekonominin durumunu dolar kurundan takip eder. USD/TL yükseliyorsa, işler iyi gitmiyordur. Kur yükselebilir, ancak biraz da öngörülebilir olmalıdır. Sanayici, kurdaki bu dalga boyuyla yatırım yapmaz. Tüketim harcamaları ertelenir. Kaldı ki, TL’yi düşürüp rekabet avantajı kazanmak, ihracatı artırmak, mevcut konjonktürde zordur. Dünyada kur savaşları tam gaz devam ediyor. Herkes aynı hayalin peşinde, ama 2015’te global ekonomideki pasta çok büyük değil.

Her şeye rağmen pozitifim. Sıcak paranın gelişen piyasalar sevdası bitmez. Yabancıların borsadaki ağırlığı yüzde 60, tahvil piyasasındaki ağırlığı yüzde 25 civarındadır. Yıllar itibariyle büyük değişimler olmuyor. Rusya’yı son bir yılda çok zorlayan ekonomik yaptırımlar, not indirimleri gibi olağanüstü gelişmeler yaşanmadıkça, yabancılar Türkiye’den çıkıp gitmezler. Dönemsel olarak pozisyonlarını biraz azaltırlar. Yeni pozisyonlar açmazlar. Başka piyasalara yönelseler de, Türkiye’ye göz ucuyla bakarlar. Sıkıntılar azalmışsa, yatırım için gelirler.

Küresel ekonomiye yönelik beklentiler düzeliyor. Doların güçlü kalması, Fed’in muhtemel faiz artırımı, sıkıntı yaratabilir. Fakat bakır, platin gibi endüstriyel metallerin son haftalardaki performansları; ‘‘Küresel ekonomide deflasyon riski azalıyor mu’’ düşüncesini akla getiriyor. AMB programı bu ay başlıyor. Çin’in faiz indirimleri moral veriyor. Endüstriyel metaller, küresel ekonomi konusunda pek hata yapmazlar. Tabii dünya ekonomisinde güçlü bir büyümeden değil, deflasyon ve büyüme tahminleri açısından en kötünün geride kalmasından bahsediyoruz.

Atılım Murat / Aykırı Finans

REKLAM ALANI