Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 15°C
Az Bulutlu
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Pts 16°C
Sal 16°C
Çar 19°C
Per 21°C

Avrupa’nın ilacı tekli yönetim

Avrupa’nın ilacı tekli yönetim
08 Nisan 2013 09:36 | Son Güncellenme: 14 Mayıs 2013 21:06
A+
A-

Avrupa bankası

 İntegral Menkul Değerler Araştırma DepartmanıTuğba Özay’ın analistine göre, Avrupa Merkez Bankası (AMB), geçtiğimiz hafta faiz oranları kararında bir değişikliğe gitmeyerek faiz oranlarını 0,75 seviyesinde bıraktı. Euro Bölgesi’nde işsizlik oranı ise 2013 yılının başlarında yüzde 12’ye çıkarak rekor seviyeye yükseldi.

AMB Başkanı Draghi, ekonomik büyümedeki yavaşlamanın bu yılın başlarından itibaren hissedilmeye başladığını ancak ikinci yarıda kademeli olarak toparlanma beklediklerini belirtti. 2012 yılından bu yana Avrupa Para Birliği’ne baktığımızda, üye ülkeler arasında Euro’nun değeri tartışma konusu olarak dikkat çekiyor. Almanya Euro’nun yeterince değer kazanmadığını, mevcut seviyelerinin yüksek olmadığını düşünürken, özellikle Fransa ve diğer Güney Avrupa ülkeleri Euro’nun aşırı değer kazanmasının ihracatı zorlaştırırken, ithalatı kolaylaştırdığını savunuyor.

İhracattaki düşüşler ve yerel talepteki gerileme nedeniyle 2012 yılının son çeyreğinde ekonomideki daralma daha belirgin olarak ön plana çıkıyor. Bu yılın ilk çeyreğinde de ekonomideki zayıflığın devam ettiğini vurgulayan Draghi, ikinci yarıyıl için beklenen toparlanmaya yönelik risklerin aşağı yönlü olduğunu belirtti. Güney Kıbrıs’taki mali kriz ile tekrar ön plana çıkan bankacılık sisteminde kayıpların paylaşımı için, AMB önümüzdeki dönemlerde yeni reformlar yapmayı planlıyor. Bankacılık sistemindeki sermaye eksikliği ve kamu borçlarının ECB tarafından ödenemeyeceğini vurgulayan Draghi, büyüme potansiyelini güçlendirmek için üretim ve istihdam alanlarında reformlara gidilmesinin şart olduğunu belirtti.

Geçtiğimiz haftalarda gündemi ve Avrupa piyasalarını etkileyen Güney Kıbrıs mali krizindeki belirsizliklerin hâlâ ön planda olması ve Güney Kıbrıs Maliye Bakanı’nın istifa etmesi, Euro Bölgesi’ne olan güven duygusunu baltalarken, Avrupa B planını gözden geçirmeye hazırlanıyor.

Euro Bölgesi’ne tek merkez bankası

Önümüzdeki günlerde Avrupa’nın resesyonunda ikinci yılına girmesi ve finansal piyasalardaki ayrışmanın AMB’nin rekor düşük düzeydeki borçlanma maliyetlerinin, onlara en çok ihtiyacı olan ülkelere ulaşmasını önlemesinden ötürü Draghi, sıradışı önlemleri kullanmayı tercih edebilir. Diğer yandan Draghi, Bankacılık Birliği’ne geçilmesinin gerekliliğini vurgularken, tekil yönetimin şart olduğuna da vurgu yapıyor. Euro Bölgesi’nin mali krizden çıkabilmesi için tek çözüm ortak ekonomik planları ve ortak ekonomik yönetimi sağlamak gibi görünüyor. Diğer bir deyişle: Tek maliye bakanı ve tek merkez bankası.

AMB, krizle mücadele sırasında faiz indirmekten kaçınıyor. Faizin düşürülmesi enflasyonu tetiklediğinden, Almanya gibi ekonomisi gelişmiş ülkeler bu durumdan çok etkilenmeyecek olsa da Yunanistan, İspanya gibi ülkeler risk oluşturuyor. İspanya ve diğer Güney Avrupa ülkelerinin bankaları güçlendirilmeden ve güven ortamı yaratılarak AMB’nin bu ülkelere nakit garantisi vermeden bu ülkelerin içinde bulundukları durumdan çıkmaları pek mümkün gözükmüyor.

Avrupa Bölgesi’ndeki belirsizliklerin devam ettiğini gördüğümüz son günlerde, bu hafta açıklanacak olan veriler yakından takip edilmelidir.

Merkez Bankası dengeli büyümeyi desteklemeye devam ediyor

Geçtiğimiz hafta Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun gecelik politika faizini beklentiler dâhilinde değiştirmeyerek, yüzde 5,50 seviyesinde tuttuğunu gördük. Piyasalar, Merkez Bankası’nın faiz koridorunun üst ve alt bantlarında da değişikliğe gitmemesini beklerken, bu toplantıda Banka’nın faiz koridorunun alt bandını sabit tutarken, üst bantta 100 baz puan bir indirim gerçekleştirerek sürpriz yaptığını ve bu müdahale ile büyümeyi ve cari açıktaki ilerlemeyi desteklemeye çalıştığını görüyoruz.

Diğer yandan, hafta başlangıcında Türkiye GYSİH verisinin yıllık olarak %4 olan beklentilerin altında %2,2 gerçekleşmesi İMKB’de hafta başında satışları tetikleyen en önemli etkenlerden bir tanesiydi. TÜFE verisinin Mart ayında aylık bazda piyasa beklentisinin üzerinde %0,66 seviyesinde gerçekleşmesinin yanında, yıllık periyotta da %7,29 seviyesine yükselmesi piyasalarda olumsuzluk yarattı. Mart ayında aylık TÜFE artışının beklentilerimizin üstünde kalmasında, gıda fiyatlarındaki artışın beklentilerimizi aşması ve ulaştırma grubunda beklentilerimizin altında bir düşüş yaşanması etkili oldu.

Merkez Bankası önümüzdeki dönemde elindeki araçlarla dengeli büyümeyi desteklemeye devam etmeyi planlıyor. Türkiye’nin önemli sayılabilecek bir cari açığı var. Bu yıl ilk çeyrekte ithalatta bir artış ve hızlanma, ihracatta ise aşağı yukarı zayıf da olsa bir artış var. İthalattaki artış iç talepteki canlanmanın önemli bir işareti. Burada yatırım ve tüketimin de bir miktar katkısı var. Dolayısıyla 2013 yılında cari işlemler dengesinin gayri safi oranı geçen yıldan biraz daha yüksek olabilir.

Türkiye’deki politik ve ekonomik ilerlemelerin yurtdışı piyasalarının ve kredi derecelendirme kuruluşlarının da gözünden kaçmadığını gördüğümüz son günlerde yeni bir not artışı beklentileri piyasalarda pozitif algılanıyor. Bu kapsamda bu hafta açıklanacak olan veriler yakından takip edilmelidir.

Parasal genişlemenin azaltılması için daha fazla gelişim şart

Son aylarda olumlu sonuçlanan ABD verilerinin, geçtiğimiz hafta konut verilerinin beklentileri karşılayamaması sonrası kısmi sekteye uğradığını ve ardından bu hafta başından itibaren olumsuz sonuçlanan ABD ISM İmalat, ilk ve devam eden istihdam verileri sonrası ABD Tarım dışı istihdam verisinin de 190 bin artış yönünde olan beklentilerin oldukça altında, 88 bin artış sergilemesi ile piyasalar çalkantılı hareketler yaşadı. Yavaşlayan işe alımlar, firmaların şu an ellerinde olan işgücüyle yerel talebi karşılayacaklarına dair güvenlerinin tam olduğunun bir işareti olarak algılanıyor. İstihdamda devamlı ve istikrarlı artışların olmaması FED‘in rekor parasal genişleme politikasını azaltmak için daha fazla gelişim görmesi gerektiğini gösteriyor.

ABD Tarım dışı istihdam verisinin bir önceki seviyesinin 236 bin artış olduğunu ele alırsak, son aylarda istikrarlı bir durum sergileyen ABD ekonomisinde tekrar olumsuz durumun öne çıkabileceği yönünde endişelerin belirmesine neden olmakta. FED başkanı Bernanke’nin sürekli olarak sürdürülebilir makroekonomik toparlanmayı elde edebilmek için istihdamın istikrarlı bir şekilde artış sergilemesi gerektiğini belirttiği son günlerde, bu olumsuz sonuçlanan veri, piyasaları hayal kırıklığına uğratıyor. ABD’de Mart ayında işgücüne katılım oranının %63,3 ile 1979 yılından itibaren en düşük seviyede bulunması diğer olumsuz etkenlerden bir tanesi.

Haftayı kötü bir kapanışla kapatan ABD piyasasında bu hafta açıklanacak olan veriler yakından takip edilmelidir.

REKLAM ALANI