Dolar 32,5807
Euro 34,6753
Altın 2.521,32
BİST 9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 14°C
Yağmurlu
İstanbul
14°C
Yağmurlu
Cts 20°C
Paz 21°C
Pts 23°C
Sal 22°C

S&P ve Fitch’ten bankacılık değerlendirmesi

S&P ve Fitch’ten bankacılık değerlendirmesi
06 Eylül 2014 09:32
A+
A-

paraS&P Analisti Karagöz, kârlılık oranlarındaki azalmanın biraz hız kaybetmesini beklediklerini; Fitch Kıdemli Direktörü Dow, potansiyel döviz likidite riskinin Türk bankaları için yönetilebilir seviyede olduğunu söyledi.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Standard&Poor’s ve Fitch’in analistleri, Türk bankacılık sektörüyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Standard&Poor’s (S&P) Bankacılık Analisti Göksenin Karagöz, “Merkez Bankası faiz indirimlerine devam ederse faiz marjlarındaki daralmanın ve dolayısıyla kârlılık oranlarındaki azalmanın biraz hız kaybetmesini bekliyoruz” dedi.

Karagöz, bankaların açıkladığı ilk yarı rakamlarından da görüldüğü üzere karlılıkta 2010 yılından bu yana gözlemledikleri negatif seyrin devam ettiğini söyledi.

S&P’den reytingi olan 4 büyük Türk bankasının ortalama aktif karlılıklarının ilk 6 aylık verilere göre yüzde 1 ve yüzde 1,7 arasında değiştiğini belirten Karagöz, şunları kaydetti:

“Halbuki 2010’da aynı rasyo yüzde 1,8 ve yüzde 2,7 arasında idi. Bu çok şaşırtıcı değil zira burada 3 etken rol oynuyor. Birincisi kredilerdeki büyümenin hem iç dinamikler, hem de Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) aldığı tedbirler nedeniyle yavaşlamış olması. İkincisi faiz marjlarının biraz yüksek rekabete biraz da konjonktüre bağlı olarak azalmaya devam etmesi. Son olarak da özellikle 2014 için geçerli, bankaların tüketicilerden alabildikleri masraf ve komisyonları sınırlayan yeni kurallar.”

“Merkez Bankası faiz indirimlerine devam ederse…”

Yılın geri kalanında Türk bankacılık sektörünün performansına ilişkin beklentilerini paylaşan Karagöz, “Eğer Merkez Bankası faiz indirimlerine devam ederse faiz marjlarındaki daralmanın ve dolayısıyla karlılık oranlarındaki azalmanın biraz hız kaybetmesini bekliyoruz” dedi.

BDDK’nın kredilere ve kredi kartlarına getirdiği düzenlemenin sektöre etkilerini değerlendiren Karagöz, ücretlerle ilgili son taslak düzenlemenin bir öncesine göre gelirlerinin daha fazla kısmını bireysel bankacılıktan elde eden bankalar açısından daha iyi göründüğünü dile getirdi.

“Düzenlemelerin kârlara yansıması negatif olacak”

Karagöz, taksitlendirme sınırlandırmasının da kredi kartlarındaki aşırı büyümeyi yavaşlattığı için olumlu bulduklarını vurgulayarak, “Tabii ki iki düzenlemenin de kârlara yansıması negatif olacak” ifadesini kullandı.

ABD Merkez Bankası’nın (Fed) erken faiz indirimine gitmesinin bankacılık sistemine ve özelde Türk bankacılık sektörüne etkilerini anlatan Karagöz, Fed’in tahvil alımlarını azaltması ve olası faiz artırımının gelişmekte olan piyasalara etkisinin uzun zamandır konuşulduğunu ancak bunun gerek fiyatlara gerekse likiditeye yansımasının henüz beklendiği kadar olmadığını ve bu durumun Türk bankaları için de geçerli olduğunun altını çizdi.

Karagöz, şöyle devam etti:

“Dolayısıyla global piyasaların tansiyonunu belirleyen en önemli iki kurumun kararları birbirini nötrlüyor. Diğer yandan likidite halen Türkiye dahil birçok gelişmekte olan ülkeye akmaya devam ediyor. Geçtiğimiz aylar birçok Afrika ülkesinin oldukça makul oranlarda borçlandığını gördük. İspanya, Portekiz gibi halen ekonomik sıkıntılarını atlatmaya çalışan ülkelerin borçlanma faizlerindeki düşüşler de diğer örnekler. Yani rüzgar halen birçok bankacılık sistemi için arkadan esmeye devam ediyor. Bu rüzgarın yavaşlaması halinde fiyatlarda marjinal bir artış bekliyoruz. Ancak bu büyük Türk bankalarının vadesi gelen kredilerini yenilemelerinde bir soruna yol açmaz. Fakat bizim uzun zamandır altını çizdiğimiz bir husus artık birçok piyasa katılımcısı tarafından dile getiriliyor. Türk bankalarının kısa vadeli borca olan bağımlılığındaki artış. Bu seyir devam ederse ki beklentimiz değil zira kredilerdeki artış hızı oldukça düştü. Olası bir likidite daralmasının hem fiyat hem de kredilerin yenilenme oranlarındaki negatif etkisi daha fazla olabilir.”

“Bu yıl kredi hacmi büyümesinin yüzde 15’in altında kalmasını bekliyoruz”

“Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine devam edeceğini düşünüyor musunuz?” sorusuna Karagöz,  “Bu soru için cevap veremiyorum” dedi.

Bankacılık sektörüne getirilen düzenlemelerden sonra bu yıl kredi hacmi büyümesinin yüzde 15’in altında kalmasını beklediklerini söyleyen Karagöz, tüketici kredilerinde bu oranın daha az olabileceğini öngördüklerini ifade etti.

Türk bankacılık sektörünün benzer kategorideki ülkeler ile kıyasladığında güçlü ve zayıf yanlarını değerlendiren Karagöz, şöyle konuştu:

“En son yayınladığımız sistem analizi (BICRA) raporunda belirttiğimiz hususlar halen geçerli. Bankacılık sisteminin güçlü yanları arasında hanehalkı ve şirket borçluluğunun benzer ülkelere kıyasla daha düşük seviyelerde olması. Bankaların düzenleme ve denetlemelerinin birçok gelişmekte olan ülkenin önünde olması ve sistemin karlılığının alınan risklere göre halen oldukça yeterli seviyede olması var. Zayıf yanları ise kısa vadeli dış borçtaki artışa bağlı olarak fonlama profilindeki zayıflama ve negatif seyir, kişi başı milli gelirin aynı peer (eş-denk) grubundaki ülkelerin altında olması ve özel sektörün yüksek döviz borcundan kaynaklanan kredi riskleri.”

“Portekiz’in Bank of Espirito’ya sağladığı yardımın ülke reytinglerimize bir etkisi yok”

“Portekiz’de Bank of Espirito’da (BES) yaşanan sorunun Avrupa’da başka bankalarda da görülmesini bekliyor musunuz?” soruna Karagöz, “Konuyla ilgili 13 Ağustos’ta yayımladığımız basın bülteni tahtında cevap verebilirim. Orada belirttiğimiz husus şu ki Portekiz’in BES’e sağladığı 4,4 milyar avro tutarındaki yardımın Portekiz ülke reytinglerimize bir etkisi olmadığı. Bunun bir sebebi BES’e sağlanan yardımın Portekiz ülke reytinglerini değerlendirirken yaptığımız varsayımlar doğrultusunda olması” şeklinde cevap verdi.

________________________________________

Fitch Ratings’in Kıdemli Direktörü Janine Dow:

Döviz likidite riski yönetilebilir seviyede

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings’in Kıdemli Direktörü Janine Dow ise “Fitch için şu anda Türk bankalarının sermaye yeterliliği rasyosu endişe kaynağı değil. Potansiyel döviz likidite riski Türkiye bankaları için yönetilebilir seviyededir” açıklamasında bulundu.

İstanbul’da 11 Eylül’de Türkiye ekonomisini konu alan toplantı düzenleyeceğini açıklayan Fitch Ratings’in Kıdemli Direktörü Dow, toplantı öncesinde soruları yanıtladı.

Türk bankalarının sermaye yeterlilik seviyelerine ilişkin olarak Dow, “Fitch için şu anda Türk bankalarının sermaye yeterliliği rasyosu endişe kaynağı değil. Bankacılık sektörü son beş yılda büyük ölçüde büyüdüğü için sermaye yeterliliği rasyoları bankaların kazançları üzerindeki sermaye arttırabilme becerilerinde risk ağırlıklı varlıkların artışını yansıtacak şekilde azaldı” değerlendirmesini yaptı.

Türk bankalarının geçmişte sermaye rasyolarının oldukça yüksek seviyede bulunduğunu anımsatan Dow, “Fitch halen sermaye rasyolarının bankacılık sektöründe oluşabilecek beklenmedik kayıpları karşılayabilecek bir tampon oluşturduğuna inanmaktadır” ifadesini kullandı.

“Döviz likidite riski yönetilebilir seviyede”

Türk bankalarının dış borç pozisyonuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Dow, şunları kaydetti:

“Dış borcun artışı çok hızlı oldu. 2008 yılından beri bankaların dış borcu yüzde 300 oranında artış kaydetti. Bankaların borç pozisyonu kısa vadeye eğimli. Yaklaşık dış borcun yüzde 50’lik kısmının vadesi 12 ayın altında. Dış borcun neredeyse tamamı döviz cinsinden. Türkiye’de bankalar halihazırda en büyük dış borç kreditörü durumunda. Toplam dış borcun yüze 38’i bankalar tarafından alınıyor. Bu durum bir takım potansiyel riskler yaratıyor.”

Buna rağmen Türk bankaların gelecek dönemde döviz likidite yaşama riskini de değerlendiren Dow, “Sonuç olarak potansiyel döviz likidite riski Türkiye bankaları için yönetilebilir seviyededir. Fitch bankacılık sektöründe sağlıklı bir dış varlık yapısının oluşmasını öngörmektedir” şeklinde konuştu.

Fitch ‘in Türk bankaları için baz senaryosu…

Dow, Türkiye’deki bankalar için Fitch Ratings’in baz senaryosuna ilişkin olarak, “Fitch’in Türk bankaları için baz senaryosu, dış döviz borcu pozisyonu konusunda, bankaların uluslararası sermayeye ve borçlanma piyasalarına erişiminin devam edeceği yönündedir” dedi.

Dow, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Türk bankaları, sendikasyon kredilerine, bankalar arası kredilere ve yakın zamanda yabancı yatırımcıların orta vadeli tahvil piyasasına erişimi olan sağlam borçlanma kurumları.  Türk bankalarının uluslararası bankalarla olan güçlü ilişkisi sendikasyon kredilerinde yüksek borç çevirme oranına ulaşmasını sağlıyor. Türk bankalarının  orta vadeli sermaye piyasalarına olan iştahı henüz zayıflama işareti göstermiyor.

Baz senaryomuz Türkiye’de ekonomik büyümenin devam etmesi, biraz daha düşük hızda ve devam eden volatilite ortamında büyümesini sürdürmesi ve faiz oranı ya da kur şoklarının olmaması yönünde.”

Fitch’in büyük oranda yönetilebilir bir döviz likidite senaryosu öngördüğünü vurgulayan Dow, “Olumsuz piyasa gelişmeleri bu senaryoda yer almıyor. Buna rağmen, Türkiye bankalarının dış borcu dikkate alındığında, uzun bir süre uluslararası finansman piyasalarına ulaşımın kesilmesi piyasa açısından en olumsuz gelişmeye neden olur. Bu şekilde bir duruma neden olabilecek birçok faktör olmasına rağmen, böyle bir gelişmenin olmasını muhtemel görmediğimiz için son bankacılık raporumuzda bunu derinlemesine analiz etmedik” diye konuştu.

“Likidite baskısı artacak”

Türk bankacılık sektörünün gelecek dönemde karşılaşabileceği risklere de değinen Dow, “Dış borç pozisyonuna bakıldığında, diğer bir piyasa için olumsuz gelişme, ileride bankaların dikkat çekici şekilde ani büyümesi , kısa vadeli döviz borcunun yüksek oranda artmaya devam etmesi olacaktır. Fitch, döviz likidite baskısının artacağına inanmaktadır. Bu durum bankaların reytingleri üzerinde baskı oluşturabilir” şeklinde uyarılarda bulundu.

Dow, Türk bankacılık sistemindeki potansiyel riskleri şöyle sıraladı:

“Hızlı bir şekilde kredilerin artması, kredi portföyünün büyük oranda mevsimsellik dışı olduğunu gösteriyor. Büyük bütün bankaların kredi defterinde yer alan büyük oranda perakende ve kredi kartları portfolyosunun teminatsız olması, döviz cinsinde borçların yüzde 30’a ulaşması, döviz cinsiden borçların hızla artması, kamu bankalarına politik müdahil olunması riski, finansmanda yapısal değişimler, tahvil ve borçlanma piyasasına artan bağımlılık, marjlardaki devam eden baskı ve bankaların karlılıklarının azalması potansiyeli.”

Öte yandan Türkiye’de ekonomik büyümenin devam etmesinin fırsatlar içerisinde görülebileceğini kaydeden Dow, “Büyük oranda bankalara erişimi olmayan KOBİ’ler ve orta sınıf şirketler (potansiyel katılımcılar) yeni perakende ürünleri geliştirme potansiyeli, özellikle Türkiye’nin demografik özellikleri dikkat alındığında fırsatlar içerisinde yer alıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Fitch en güncel tahminlerini açıkladı

Fitch Ratings, 11 Eylül’den yapılacak Türkiye toplantısı öncesinde Türkiye ekonomisine ilişkin en güncel öngörülerini de paylaştı.Fitch Ratings’in tahminlerine göre Türkiye ekonomisi bu yıl yüzde 2,7, 2015’te yüzde 3,0, 2016 yılında ise yüzde 3,5 oranında büyüyecek.

Fitch Ratings, Türkiye’de enflasyonun bu yıl sonunda yüzde 8,7 olmasını, gelecek yıl yüzde 7,3’e, 2016 yılında ise yüzde 6,8’e gerilemesini öngörüyor.

Kuruluş, Türkiye’nin cari açığının GSYH’ye oranının bu yıl sonunda yüzde 6,2, gelecek yıl yüzde 5,7, 2016 yılında ise yüzde 5,8 olmasını bekliyor.

Fitch Ratings’in tahminlerine göre, Türkiye’nin kamu borcunun GSYH’ya oranla bu yılın sonunda yüzde 35,5, gelecek yıl yüzde 34,5, 2016 yılında ise 33,1 seviyesinde gerçekleşmesi öngörülüyor.

EKONOMİ AJANDASI

REKLAM ALANI