Dolar 32,3350
Euro 35,1334
Altın 2.306,70
BİST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 21°C
Açık
İstanbul
21°C
Açık
Cum 23°C
Cts 21°C
Paz 21°C
Pts 23°C

‘Risklere değil, fırsatlara odaklanalım’

‘Risklere değil, fırsatlara odaklanalım’
11 Nisan 2016 11:18
A+
A-

tob
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, “Odaklanmamız gereken riskler değil fırsatlardır. Kötümser baktığınızda etrafınızdaki herkes negatif enerji alıyor ve herkes olumsuz bakıyor. Kötümserlik bulaşıcıdır salgın haline getirmeyelim” dedi.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, risklere değil fırsatlara odaklanılması ve olumlu düşünülmesi gerektiği belirterek, “Türkiye 2015’te yüzde 4, krizden sonraki 2008-2015 döneminde ortalama yüzde 3,4 büyüdü. Bu yıl yüzde 4’ün üzerinde, yüzde 5’e yakın bir ortalama yakalayacağımızı düşünüyorum” dedi.

Hisarcıklıoğlu, Ekonomi Gazetecileri Derneğinin (EGD) bu yıl 12’ncisini düzenlediği Kartepe Ekonomi Zirvesinde, “Dünyada ve Türkiye’de Ekonomik Görünüm” başlıklı bir sunum yaptı.

Kısa bir süre önce açıklanan Türkiye’nin 2015 büyüme verilerine değinen Hisarcıklıoğlu, 2016’nın kolay bir yıl olmayacağını, gelişen ülkelerdeki ekonomik sıkıntıların devam ettiğini, Türkiye’nin en uzun sınır hattını bulunduğu Suriye’de çatışmaların sürdüğünü söyledi.

Kötümserliğin bulaşıcı olduğunu ve salgın hastalık haline getirilmemesi gerektiğini dile getiren Hisarcıklıoğlu, “Türkiye zor bir coğrafyada ve zor bir dönemden geçiyor. Böyle dönemlerde ülkenin meselelerini daha orta vadeli bir perspektiften bakmanın daha sağlıklı olacağını düşünüyorum. Hadiselere ‘zoom’ yapmak yerine genel trendlere bakmak daha faydalı. Tek tek ağaçlar yerine ormanın tümüne bakmalıyız. Bugünlerde tam da böyle bir dönemdeyiz. 2016 kolay bir yıl olmayacak. Ancak yarın neyi daha iyi yapabileceğimize, risklere değil fırsatlara odaklanmalıyız. Fırsatlara odaklanırsak başarırız” diye konuştu.

Hisarcıklıoğlu, dünya ekonomisine dair pek çok rakam olduğunu, kendisinin özel sektörün başkanı olarak sık sık iş makineleri satış rakamlarını incelediğini kaydederek, bu rakamların dünyadaki altyapı yatırımlarının durumunu gösterdiğini anlattı.

İş makinelerinde başı çeken şirketin Caterpillar olduğunu anımsatan Hisarcıklıoğlu, bu firmanın satışlarında son 3 yıldır gerileme yaşandığını dile getirdi.
Hisarcıklıoğlu, 21’inci asırda ilk defa 2015’te gelişmiş ülkelerin büyüme hızının Çin ve Hindistan hariç gelişen ekonomilerin üzerine çıktığını ifade ederek, “Fakirin zengine yaklaşmasını engelleyen durum. Küresel gelir eşitsizliğini azaltmak için gelişmekte olan ülkelerin daha hızlı büyümesine ihtiyaç var. Hindistan ve Çin’i çıkardığımızda gelişmiş ülkeler gelişen ülkelerin üzerinde büyümüş” ifadelerini kullandı. Hisarcıklıoğlu, Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkelerde sıkıntı olduğunu aktardı.

“Küresel kriz gelişmekte olan ülkeleri fazla etkiledi”

Hisarcıklıoğlu, küresel krizin gelişen ülkeleri daha çok etkilediğinin görüldüğünü belirterek, gelişmiş ülkelerin 2005-2007 büyüme hızının yüzde 2,7 iken son 3 yılda bu hızın yüzde 1,6 ya düştüğünü bildirdi.

Hisarcıklıoğlu, söz konusu dönemde gelişen ülkelerin büyüme hızının yüzde 7,9’dan yüzde 4,7’e düştüğünü ifade ederek, küresel krizin gelişmekte olan ülkeleri daha fazla etkilediğini, belirtilen dönemde büyüme farkının gelişmekte olan ülkelerde daha yüksek olduğunu söyledi.

“Küresel ekonomi toparlanıyor”

Küresel ekonominin geçen yıl yüzde 3,1 büyüdüğünü ve toparlanmanın görüldüğünü dile getiren Hisarcıklıoğlu, 2016’da dünya geneli büyümenin binde 3’lük bir toparlanma ile yüzde 3,4 olarak gerçekleşmesinin beklendiğini anlattı.

Hisarcıklıoğlu, “2016’da gelişmiş ülkelerin büyüme oranı yüzde 1,9’dan yüzde 2,1’e, gelişen ülkelerinki ise yüzde 4’ten yüzde 4,3’e çıkacak. AB ekonomisi 1,7 büyüyecek. 2015’te yüzde 1,5 büyümüştü. Bu güzel bir gelişme. Bizim en önemli pazarımız” diye konuştu.

Küresel ticaret hacminin 2015’te yüzde 2,8 arttığını belirten Hisarcıklıoğlu, 2016’da da yüzde 2,8 artmasının beklendiği bilgisini verdi.

“Son 1 ayda gelişmekte olan ülkelere para girişi var”

Gelişmiş ülkelerin ithalatının 2015’te yüzde 0,2 arttığını, bu yıl söz konusu rakamı yüzde 1,8 yükseleceğini belirten Hisarcıklıoğlu, “Bu bizim için önemli. İhracatımızı genel olarak bu pazarlara yapıyoruz. Bizim için iyi olan petrol fiyatların yüzde 18’lik düşme öngörülüyor” dedi.
Hisarcıklıoğlu, avro bazlı faizlerde sıfıra doğru gidişin görüldüğünü ifade ederek, avro bölgesinde bankaların kredi hacminin uzun dönem sonra artmaya başladığını ve bunun güzel bir gelişme olduğunu bildirdi.

Son dönemde gelişmekte olan ülkelere para girişi olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, “Bunun altında Fed’in faiz artışını yavaşlatması, Avrupa Merkez Bankasının faizi sıfıra yakınlaştırması yatıyor. Gelişmekte olan ülkelere 37 milyar dolar para girdi. Bunun 1 milyar doları ülkemize dışarıdan geldi.” ifadelerini kullandı.

“Başbakanımız işi sıkı tutuyor”

Hisarcıklıoğlu, 2016 yılı için Türkiye ekonomisine bakıldığında risklerin de fırsatların da görüldüğünü belirterek, “Risklerimizin herkesin bildiği gibi coğrafyamızdaki karışıklık, terör olayları, Fed kaynaklı belirsizlik, petrol ihraç eden ülkelerin alım gücünün zayıflaması ve özel sektörün borçluluk oranının yüksekliği” diye konuştu.

Türkiye’nin fırsatlarına işaret eden Hisarcıklıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hükümet eylem planına odaklandı. Geçen hafta son 3 ayda gerçekleşen reformlar açıklandı. Başbakanımız bu işi sıkı tutuyor. AB sürecinin canlanması, petrol ve doğalgaz fiyatlarının düşmesiyle azalan enerji maliyetleri, kamu disiplininin sürmesi bizim için büyük fırsat. Özel sektör borcuna karşılık risk yönetiminde tecrübelendi. Reel sektör olarak söylüyorum; odaklanmamız gereken riskler değil fırsatlar. Kötümser baktığınızda etrafınızdaki herkes negatif enerji alıyor ve herkes olumsuz bakıyor. Fırsatlara odaklanmıyoruz.

Türkiye yüzde 4’lük büyüme yakaladı. Dünya ortalaması yüzde 3,1. Gelişen ülkeler ortalaması yüzde 4. Bu yıl yüzde 4’ün üzerinde bir büyüme bekliyorum. Krizden sonra 2008-2015 döneminde büyümede yüzde 3,4 ortalama yakaladık. Bu yıl yüzde 4’ün üzerinde, yüzde 5’e yakın bir ortalama yakalayacağımızı düşünüyorum.”

“Yüzde 4’ün üzerinde büyüyen sektörlere odaklanılmalı”

Hisarcıklıoğlu, büyümede sektörel katkılara da yoğunlaşılmasının önemine değinerek, genel olarak yüzde 4 büyümenin tartışıldığını, sektörel olarak bakıldığında daha yüksek büyüme rakamını rakalayan sektörlere odaklanılması gerektiğini vurguladı.

Geçen yıl 2014’e göre finans sektöründe yüzde 10, tarımda yüzde 7,6, turizmde yüzde 4,6, eğitimde yüzde 5,4’lük büyüme yakalandığı bilgisini veren Hisarcıklıoğlu, sanayinin Türkiye ortalamasının altında yüzde 3,8 büyüdüğünü aktardı.

Hisarcıklıoğlu, yüzde 4’lük büyümenin 3,7’sinin iç tüketimden geldiğini kaydederek, yatırımların katkısının yüzde 0,9, ihracatın katkısının yüzde -0,3 olduğunu, başarılı bir büyüme için bu 3 kalemin dengede olması gerektiğini vurguladı.

“İstihdamda özel sektörün katkısı çok yüksek”

Özel sektör makine teçhizat yatırımlarının 2015’te tekrardan büyüme trendine girdiğini belirten Hisarcıklıoğlu, “Bu gerçekten çok önemli. Kişi başına düşen özel sektör makine teçhizat yatırımları tekrar yukarıya doğru çıkmaya başladı.” dedi.

Hisarcıklıoğlu, geçen yıl iş gücü piyasasına 892 bin kişinin katıldığından bahsederek, “2015’te 688 bin kişi işe başlamış. Bunun 611 bini özel sektör. Kamu kaynaklı istihdam ise 77 bin. Bu çok güzel. Ayrıca kayıt dışılık azalıyor, özel sektör kayıt altına giriyor. İstihdam hizmetler sektöründe rekor düzeyde 658 bin artmış. En üzüldüğümüz yer sanayi, artış 16 bin. İnşaatta 2 bin, tarımda 13 bin istihdam artışı var.” ifadelerini kullandı.

Kamu bütçesinin çok iyi yönetildiğini dile getiren Hisarcıklıoğlu, bu alanda Avrupa Birliğinin 28 ülkesinin 22’sinden iyi konumda olduklarını, 2015’te bir önceki yıla göre bütçe gelirinin yüzde 14, bütçe giderinin ise yüzde 13 arttığını anlattı.

Hisarcıklıoğlu, “Burada faiz giderleri ne kadar artarsa bize vergi olarak dönüyor. Bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 1,2. Bu bütçenin iyi yönetildiğini gösteriyor.” değerlendirmesinde bulundu.

“Cari açıkta iyileşme var”

Hisarcıklıoğlu, 2014-2015 mukayesesi yapıldığında cari açıkta iyileşmenin görüldüğünü belirterek, toplam cari açığın 44 milyar dolardan 32 milyar dolara düştüğünü aktardı.

2016’da 35 milyar dolar cari açık beklediklerini ifade eden Hisarcıklıoğlu, kamunun 5 milyar dolar, mali sektörün 108 milyar dolar, reel sektörün 59 milyar dolar vadesi gelen kredi ödemesi bulunduğunu, bunların toplamının 207 milyar dolar tuttuğunu bildirdi.

Reel sektörün aldığı borcu yatırımlarda kullandığını bildiren Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin geleceğine yatırım yaptığını ve borçların ödenmesinde sıkıntı yaşanacağını düşünmediğini aktardı.

Hisarcıklıoğlu, “Ağacın dalına konan kuş dalın kırılmasından korkmaz çünkü dala değil kanatlarına güvenir” dedi.

Çeklere barkod geliyor

Reel sektöre ilişkin değerlendirmelerde bulunan Hisarcıklıoğlu, 2015 yılında sorunlu kredilerde yüzde 31, karşılıksız çeklerde yüzde 37 artış yaşandığını söyledi.
Ödenmeyen çeklerde hapis cezasının kalktığını anımsatan Hisarcıklıoğlu, hükümet, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı ile gerekli görüşmelerin tamamlandığını, 1 Ocak 2017’de çeklerin barkodlu olacağını dile getirdi.

Hisarcıklıoğlu, firmaların çekleri zamanında ödemeleri konusunda değerlendirmelerinin yapılacağını ve çeklerin üzerinde “çek endeksi”nin yer alacağını kaydederek, buna göre çekin güvenli olup olmadığının anlaşılacağını aktardı. Hisarcıklıoğlu, “Ona göre çekin güvenli olup olmadığını göreceksiniz. Bütün çekler barkodlu olacak ve bu dünyada bir ilk. Çek sahteciliği de bitecek.” diye konuştu.

Kapanan şirketlerin kurulan şirketlere oranının 2015’te en düşük seviyeye gerilediğini bildiren Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti:
“Bu oran yüzde 18’lere düştü. Yani kurulan her 100 şirket karşılığında 18 şirket kapanmış. Eskiden bu rakam 24’tü hatta 36’lara kadar çıkmıştı. Cumhuriyet tarihinde 1 milyon 164 bin şirket kurmuşuz. AŞ ve LTD olarak, şahıs değil. Şirketlerin 5 yıl hayatta kalma oranı yüzde 67,5, 10 yıl hayatta kalma oranı yüzde 42,6, 20 yıl hayatta kalma oranı yüzde 35,8. Bu oranlar İngiltere, ABD gibi Anglosakson hukukunun olduğu ülkelere göre çok yüksek. Anglosakson ülkelerdeki şirketlerin kapanma hızı bizden hızlı. Şirketleri yaşatıyoruz ama büyütmekte sıkıntı çekiyoruz. Şirketlerimizi nasıl büyüteceğimizi öğrenmeliyiz. Ayakta tutmayı başardık.”

Kadın girişimciliğinin ve inovasyonun önemi

Zenginleşmenin 3 anahtarına değinen Hisarcıklıoğlu, kadın girişimciliğinin bu konuda büyük önem arz ettiğini, OECD ülkeleri arasında 2014’te kadınların çalışma hayatında yer alma endeksinde sondan üçüncü olduklarını söyledi.

Hisarcıklıoğlu, ancak buna rağmen güzel gelişmeler yaşandığını, bu konuda atılan tohumların tuttuğunu kaydederek, 2015’te kadınların kurduğu şirket sayısında müthiş bir artış görüldüğünü bildirdi.
Kadın girişimcilere pozitif ayrımcılık yapılması çağrısında bulunan Hisarcıklıoğlu, “Genç kızlarımızı girişimciliğe heveslendirirsek Türkiye o zaman kazanır.” dedi.

Hisarcıklıoğlu, zenginleşmenin ikinci anahtarının “inovasyon” olduğunu belirterek, küresel invasyonda Türkiye’nin daha üst sıraları hedeflemesini ve daha fazla odaklanılması gerektiğinin altını çizdi.

Dünyanın ortaklık ekonomisine doğru gittiğini, eski köye yeni adet getirenin kazandığını, paylaşım ekonomisinin en güzel noktalarından bir tanesinin de bu durum olduğunu bildiren Hisarcıklıoğlu, “Mesela UBER’in bir tane taksisi yok ancak en büyük taksi şirketi. Facebook dünyanın en büyük sosyal medya şirketi ama bir tane içerik üretmiyor. Yemek Sepeti hiç yemek yapmıyor ama en büyük restoran” ifadelerini kullandı.

“Kamuda yerli mal alımı 3 kat arttı”

Zenginleşmenin diğer bir anahtarının da “markalaşma” olduğu dile getiren Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin 1 kilogram ihracatının ortalama değerinin 1,6 dolar olduğunu söyledi.

Hisarcıklıoğlu, “Bu rakam tasarımlı ürünlerde 2,5 dolara, markalı ürünlerde 4,7 dolara, patentli ürünlerde ise 6 dolara yükseliyor” dedi.
Kamu alımlarında Türkiye’de üretilen ürün yüzde 15 pahalı da olsa onun tercih edilmesine ilişkin desteğin açıklanmasından sonra yerli ürün alımının arttığını dile getiren Hisarcıklıoğlu, “Bu destekle birlikte kamunun satın aldığı yerli malların oranı son 6 ayda yüzde 10’dan yüzde 30’a çıktı” diye konuştu.
Hisarcıklıoğlu, böyle durumlarda kamu kurumlarının yerli malı almasının zorunlu olduğu bilgisini vererek, bunun daha da duyurulması gerektiğini vurguladı.
Yerli Malı Belgesini kendilerinin verdiğini hatırlatan Hisarcıklıoğlu, 71 ilde 4 bin 736 yerli malı belgesi verdiklerini, bunun 3 bin 135’inin geçen yıl, 1601’inin 2016’nın ilk çeyreğinde verildiğini aktardı.

Türkiye CERN’e katkı yapmaya başladı

Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’ne (CERN) katkı vermeye başladığını ifade ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu çok önemli, yıllardır takip etiğimiz işti. CERN’in irtibat ofisini TOBB merkezinde açtık. Dünyada ne kadar belge varsa var hepsi hikaye. Sen şirket olarak ‘Ben CERN’e bunu yaptım’ diyorsan başka bir şeye gerek yok. Türk firmalarının CERN mal ve hizmet alım ihalelerine girmelerini kolaylaştırıyoruz. 14 Nisan’da ikinci toplantıyı yapacağız. 879 milyon dolarlık 2 dev projenin tanıtımını yapacağız. Ankara OSTİM’de bir şirket CERN’in kalite ve standardında ürün yapabiliyor.”
Hisarcıklıoğlu, üniversiteler ile iş dünyasını buluşturmak istediklerini, her ilde bir tane akademik danışman görevlendirdiklerini belirterek, böylece yerel kalkınmada ortak akıl, ortak istişare mekanizması kurmaya başladıklarını bildirdi.

Mecidiyeköy’de yaşanan asansör kazasından ciddi ders aldıklarını, Mesleki Yeterlilik ve Belgelendirme Merkezlerini kurduklarını anlatan Hisarcıklıoğlu, “Artık ‘Ben her işi yaparım’ anlayışı bitecek. Mesleki Yeterlilik Belgesi olmayan hazirandan sonra çalışamayacak. Bundan sonra inşaata adam aldınız hem sıvacı hem duvarcı olup her şeyi yapmayacak” dedi.

Hisarcıklıoğlu, asansör bakım ve onarımcısı, duvarcı, sıvacı, betoncu, metal saç işlemecisi gibi farklı alanlarda uluslararası geçerliliği de olan sertifika vereceklerini aktardı.

Gazze’ye üst düzey ziyaret

TOBB olarak yurt dışı ile ilgili önemli bir adım attıklarını ve Gazze’ye ziyaret gerçekleştirdiklerini belirten Hisarcıklıoğlu, 2012’den sonraki en yüksek düzeyli ziyaretin yapıldığını söyledi.

Hisarcıklıoğlu, ziyaret kapsamında Hamas Siyasi Büro Başkan Yardımcısı İsmail Haniye ile de görüştüklerini, bu geziyi basına çok yansıtmadıklarını kaydederek, , Filistin’de organize sanayi bölgesi yapma projeleri olduğunu, şu anda temellerin atılma noktasına geldiğini, ortamın normalleşmesi halinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu ile temelleri atmak istediklerini aktardı.

Gazze’nin yeniden imarı konusunda 5 milyar dolarlık bir potansiyel olduğunu ve Türk özel sektörünün burada daha aktif olması gerektiğini bildiren Hisarcıklıoğlu, ancak Gazze’ye kesinlikle maddi bakmadıklarını, buraya yaklaşımlarının duygusal olduğunu, Gazze’nin kendilerinde farklı bir yeri bulunduğunu ifade etti.

“Gece ışıklarını tüm Anadolu’ya yaydık, sıra parlatmakta”

Hisarcıklıoğlu, artık Türkiye’nin iç göçle başlayan verimlilik artışının ve büyüme sürecinin sonuna geldiğini belirterek, şu anda Almanya ile aynı şehirleşme oranını yakaladıklarını, artık iç göç ve şehirleşme ile büyümenin dışında bir şeylerin yapılması gerektiğini dile getirdi.

Dışa açılma ve ihracatla birlikte büyümenin Anadolu’ya yayıldığını söyleyen Hisarcıklıoğlu, Türkiye ve Avrupa ülkelerinin gece uzaydan çekilen fotoğraflarını gösterdi.

Hisarcıklıoğlu, gece uzaydan çekilen bu fotoğrafların bir nevi dünya üzerindeki ekonomik aktiviteyi gösterdiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Işıma ne kadar yoğunsa, zaman içinde ne kadar yoğunlaşıyorsa, orada refah düzeyinde bir artış olduğu varsayılıyor. Peki, Türkiye’nin gece ışıma haritası ne gösteriyor? 1992-2013 döneminin değerlendirmesini yapayım. Birincisi, gece ışıması Türkiye’de refahın arttığını gösteriyor. İkincisi, refah ülke çapında artık daha dengeli yayılıyor. Üçüncüsü ise, ülkede artık bir dizi iktisadi koridor ortaya çıkmaya başlıyor. Bazı bölgelerin giderek birbirine bağlandığı, ülke içi bağlantının güçlendiği görülüyor. ‘Neden?’ diye bakıyorsunuz. Otoyolların bir ülke için önemini görüyorsunuz.

Peki, Türkiye’yi Avrupa’nın gece ışıma haritası ile birlikte alırsak ne görüyoruz? Birincisi, Avrupa’nın zengin kuzeyi ile güneyi birbirinden ayırt edilebiliyor. İkincisi, Orta Avrupa ve Balkan ülkeleri Batı Avrupa’dan ayrılıyor. Refah farkı görülüyor. Üçüncüsü, Türkiye, Orta Avrupa ve Balkanların bir uzantısı olarak duruyor. Bunlar hep önümüzdeki dönemde neler yapmamız gerektiğini gösteriyor. Işıkları bütün Anadolu’ya yaydık. Şimdi sıra yaydığımız bu ışıkları parlatmakta.”
Hisarcıklıoğlu, Anadolu’nun yeni yıldızlarının ortaya çıktığını ve artık ışıkları hiç sönmeyen şehirlerin bulunduğunu belirterek, İzmir, Bursa, Adana, Mersin, Konya, Kayseri ve Gaziantep’i örnek gösterdi, ISO-500 listesindeki şirketlerin dağılımının Anadolu lehine değiştiğini, 1997-2014 yılları arasında ISO-1000 listesinde İstanbul şirketlerinin sayısının 105 eksildiğini söyledi.

“Yüksek teknoloji ihracatına odaklanmalıyız”

Kişi başına düşen milli gelirde 2001’den sonra 2008’e kadar güzel bir ivme yakalandığını, ancak ondan sonra dalgalı bir seyir izlediklerini dile getiren Hisarcıklıoğlu, dünyanın en büyük 18’inci ekonomisi olmaya devam ettiklerini, bunu korumanın güzel olduğunu ancak daha da ileriye gidilmesi gerektiğini vurguladı.
Hisarcıklıoğlu, rekabetçilikte, inovasyonda, iş yapma kolaylığında iyileşme bulunduğunu, ancak bu alanlardaki dünya sıralamalarında daha yukarılara çıkmaları gerektiğini ifade ederek, ihracatta ileri teknolojik ürünlerin payının sadece yüzde 5 olduğunu, OECD ortalaması olan yüzde 19’un altında kaldığını anlattı.
Yüksek teknoloji ihracatında 2000-2014 döneminde Hindistan’ın 2 milyar dolardan 17 milyar dolara, Çin’in 42 milyar dolardan 580 milyar dolara, Polonya’nın 1 milyar dolardan 12 milyar dolara çıktığından bahseden Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin ise sadece 2 milyar dolardan 3 milyar dolara çıkabildiğinin, bu işe odaklanarak daha yüksek artış sağlanabileceğinin altını çizdi.

Hisarcıklıoğlu, ISO-500 listesinde yüksek teknoloji üreten firma sayısının sadece 12 olduğuna dikkati çekti.

“E-ticareti kullanmalıyız”

Sanayide geleceğin 3 temel teknoloji etrafında şekilleneceğine değinen Hisarcıklıoğlu, bunların “biyoteknoloji”, “nanoteknoloji” ve “bilgi-iletişim teknolojisi” olduğunu bildirdi.

Hisarcıklıoğlu, Türkiye’deki KOBİ’lerin bulut teknoloji kullanma oranının çok düşük olduğunun altını çizerek, “E-ticarette bütün dünya ayağının ucuna geliyor. Türkiye’de e-ticaret kanallarını kullanan şirketlerin oranı OECD ortalamasının çok gerisinde. Bunu bütün dünya kullanıyor biz neden kullanmıyoruz. E-ticaret ile bütün dünyaya mal satabiliyorsunuz. Neden kullanmıyoruz” diye konuştu.

“Türkiye en çok büyüyen ikinci ülke olabilir”

Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin 2014-2020 döneminde ne kadar büyüyeceğine dair iki farklı sıralama olduğunu kaydederek, şunları söyledi:
“Bu iki çalışma da dünyanın itibar ettiği çalışmalar. Harvard, ‘Türkiye kendi liginde 2020’ye kadar dünyanın en hızlı büyüyen ikinci ülkesi olacak’ diyor. IMF ise ’13’üncü ülke olacak’ diyor. Biz içimize kapanıp kavga edersek IMF’nin tahmini tutar. İçimize kapanmayıp üretime odaklanırsak Harvard’ın tahmini tutacak. Harvard potansiyele bakıyor. Türkiye’nin ‘dünyanın en hızlı büyüyen ikinci ülkesi olma’ potansiyeli vardır. Ne olur kavga etmeyelim. Harvard senin benim hatırıma potansiyelimizin olduğunu söylemiyor.

Olumlu bakalım geleceğimize odaklanalım. Türkiye, mevcut potansiyelini kullanabilirse hızlı bir büyüme performansı gösterecek. Türkiye bundan daha iyi olmaya aday. Buna da katkı sağlayabilirsek ne mutlu bize.”

“İflas ertelemede açıklar düzeltilmeli”

Hisarcıklıoğlu, iflas ertelemeye ilişkin bir soru üzerine, bu konunun kamuoyunda çok tartışıldığını, ilgili yasanın 2004’te çıktığını, 2015’te iflas erteleme isteyen firma sayısının 492 olduğunu söyledi.

Bu rakamı Ticaret Sicil Gazetesinden öğrendiklerini dile getiren Hisarcıklıoğlu, “İflas erteleme bir ihtiyaç. Buradaki eksik ve noksanların düzeltilmesi konusunda Adalet Bakanlığı ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile çalışıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin yeni başarı hikayelerinden birisinin reformlar olduğunu vurgulayarak, hükumetin sözünü verdiği reformların sıkı takipçisi olunması gerektiğini aktardı.

Doğu ve Güneydoğu’da şu anda bir istikrarsızlık olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, Güneydoğu’daki odalar ile batıdaki odaları bir araya getirerek “Kardeş Odalar” projesini başlattıklarını dile getirdi.

Hisarcıklıoğlu, “Bu odalar birbirlerinin potansiyelini keşfedip pazar oluyorlar. Bingöl ile Afyon odaları kardeş. Birbirlerinin tecrübesini tamamlayan pazarlar.” diye konuştu.

Terörün bütün dünyada yaşanabildiğine değinen Hisarcıklıoğlu, vicdani noktada nerede olursa olsun yaşanan hiçbir terör olayına taviz verilmemesi, Brüksel’de patlayan bombaya kendileri ne kadar üzülüyorsa oradakilerin de Ankara’dakine o kadar üzülmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

REKLAM ALANI