Dolar 32,5771
Euro 34,7943
Altın 2.511,15
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 14°C
Yağmurlu
İstanbul
14°C
Yağmurlu
Cts 19°C
Paz 21°C
Pts 22°C
Sal 22°C

Halk ‘refahıma bakarım’ dedi

Halk ‘refahıma bakarım’ dedi
31 Mart 2014 06:35
A+
A-

kadikoy-carsisi-bigSon dönemde yaşanan tüm siyasi gelişmelere rağmen AK Parti’nin oy kaybetmemesinin en önemli gerekçesi ekonomik refahın bozulmamış olması.

Son bir yıl içinde makroekonomik parametrelerde oynamalar olsa da hane halkının iş imkânlarında ve gelirinde rahatsızlık verecek bir kayıp yaratan tablo yok.

Yerel seçimin Türkiye genel sonuçlarını öncekine göre karşılaştırmak pek de doğru değil ama genel eğilime ve oy oranına da bakarak herhalde şu soru sorulmalı; bunca yolsuzluk ve rüşvet iddiasına karşın Ak Parti neden belirgin bir oy kaybına uğramadı? Basit bir gerekçesi var aslında; geniş seçmen kitlelerinin ekonomik refahı bozulmuş değil. Son bir yıl içinde makroekonomik parametreler bozuluyor olsa da, hane halkının iş imkânlarında ve gelirinde rahatsızlık verecek bir kayıp yaratan tablo yok.

MOLDOVA-İSVİÇRE FARKI

Peki ya yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının etkisi? Bu durum nasıl açıklanabilir? Buna yanıtı bir CHP’li veriyor. Genel Başkan Yardımcısı Prof. Hurşit Güneş bizler henüz seçim sandığına gitmemişken, bu konudaki çeşitli makaleleri işaret ederek başka ülke örneklerinden bu tabloyu açıklıyordu. Güneş, New York Üniversitesi doktora öğrencisi Marko Klašnja’nın bir makalesine atıfta bulunuyordu. Klašnja, yolsuzlukların yaygın olduğu bir ülke olan Moldova ile çok nadir olan İsveç’i karşılaştırıyor. Araştırma şunu sorguluyor: Kent ekonomisini geliştiren belediye başkanı hakkındaki yolsuzluk iddialarının oy üzerine nasıl etki yapıyordu?

REFAH ARTIŞININ ÖNEMİ

Sonuç şuydu; İsveç’te ekonomide ne tür gelişme olursa olsun, halkın yolsuzlukları katı biçimde cezalandırdığı ortaya çıkıyordu. Moldova’da ise ekonomik gelişme varsa halkın yolsuzlukları göz ardı ettiği gözleniyordu.  2013 yılındaki Yolsuzluk Algısı Endeksi’ne bakıldığında İsveç en temiz 3. ülke gelirken, Moldova 102. sırada yer alıyordu. Bu endekste 50’li sıralarda yer alan Türkiye’nin gelir artırma macerası da devam ediyor. Hurşit Güneş, şöyle sorguluyordu; “neden İsveç yolsuzluklara çok duyarlı da, Moldova değil? Bu soruyu şöyle sorarsak yanıt da kolaylaşır: Neden İsveç ekonomik refah artışına yeterince duyarlı değil de, Moldova duyarlı? Çok basit. Moldova’da refah artış beklentisi çok daha yüksek çünkü İsveç zaten refaha kavuşmuş durumda. O halde refah artış beklentilerinin olduğu ülkelerde yolsuzluk söylentilerinin önemi azalıyor.”

HALK İTİBAR ETMEDİ

Bu satırları yazarken açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler ‘halkımız yalan ve iftiralara itibar etmemiştir’ diyordu. Olasılıkla da, bunca yolsuzluk ve rüşvet haberini görmezden gelen ve hane refahına bakarak karar veren bir bölüm seçmen, bir şehir efsanesi halini alan ‘yiyorlar ama çalışıyorlar’ sözünü de tescil etmiş görünüyor.

Seçim sonrası ekonominin seyri

Ekonomi zaten küresel koşullardan kaynaklanan bir yavaşlama sürecine girmişti. Son 3 aydır da siyasal krizle beklemede, seçim sonuçlarını da görme beklentisi içindeydi. Seçim sonrası mali piyasalarda ‘ralli’ olarak tanımlanabilecek önemli hareket beklenmiyor. Makroekonomik kısıtlar belli; enflasyon yükseliyor ve sermaye girişleri kısıtlı. Merkez Bankası’nın politika seçenekleri de esnek değil. Bu sonuçla, ülkeye sermaye yağacak mı? Hayır. Çünkü en önemlisi, iktidar partisinin nasıl hükümet edeceği konusundaki belirsizliğin, seçim sonrasında da devam etmeyeceğine dair belirti yok. Siyasal istikrar konusunda belirsizlik ortadan kalkmıyor. Bu da, belirsizliğe karşı hane halkının ve şirket davranışlarını ve beklentilerini değiştirmeyecek. Hane halkının ve şirketlerin, ‘kaldığımız yerden devam’ dedirten bir sonuç yok.

EKONOMİ AJANDASI

REKLAM ALANI