Dolar 32,3423
Euro 35,1164
Altın 2.307,30
BİST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 21°C
Açık
İstanbul
21°C
Açık
Cum 23°C
Cts 21°C
Paz 21°C
Pts 23°C

Girişim sermayesi Türkiye pazarına temkinli yaklaşıyor

Girişim sermayesi Türkiye pazarına temkinli yaklaşıyor
06 Nisan 2015 15:23
A+
A-

 

Girişimcilik

Küresel Girişim Sermayesi Raporu’na göre 2010’da 600 trilyon dolar olan finansal varlıkların 2020’de 900 trilyon dolara çıkması beklenirken, Türkiye’de 2013’te 33 olan özel girişim sermayesi satın alımları sayısının geçen yıl 25’e gerilediğini açıklandı. Bazı yatırımcıların Türkiye ekonomisine karşı temkinli yaklaştıklarını vurgulayan Bain & Company Türkiye Ortağı Serhan Nadir, “2015’te Türkiye merkezli veya burada ofisi bulunan fonlar, orta sınıf büyümesine odaklanan şirketleri proje bazlı olarak takip etmeye devam edecekler. Bu yıl özel girişim sermayesi sektörünün hız kazanmasını bekliyoruz” dedi.

 Türkiye’de 2013 yılında 33 olan özel girişim sermayesi satın alımları sayısının geçen yıl 25’e gerilediğini belirten Bain & Company Türkiye Ortağı Serhan Nadir, “2006 – 2008 yıllarında alınan şirketlerin giderek vadelerinin dolduğu gözleniyor. 2014’te 10’dan fazla şirket Türkiye piyasasından çekilirken, aynı dönemde satın alınan 25-30 şirket ise hala özel girişim sermayesi şirketlerinin portföyünde tutuluyor. Bu tablo bazı yatırımcıların Türkiye ekonomisine karşı temkinli yaklaştıklarının bir göstergesi” dedi. 2015 yılında Türkiye merkezli veya burada ofisi bulunan fonların, orta sınıf büyümesine odaklanan şirketleri proje bazlı olarak takip etmeye devam edeceklerini kaydeden Serhan Nadir, “Bu yıl özel girişim sermayesi sektörünün hız kazanmasını bekliyoruz” dedi.

 Küresel sermaye varlıkları 900 trilyon dolara çıkacak

Dünyanın önde gelen danışmanlık kuruluşlarından Bain & Company tarafından hazırlanan Küresel Girişim Sermayesi Raporu açıklandı. Rapora göre 2014 yılı yatırımcının elindeki bol miktardaki sermaye ve düşük faizli borçlanma nedeniyle satıcıların bolca kazandığı, alıcıların ise zorlandığı bir yıl oldu.  Asya Pasifik bölgesinde Özel Girişim Sermayesi işlem hacmi, beş kat artarak 63 milyar dolara ulaştı. Avrupa hem miktar, hem de değer olarak 2014’te işlem sayısını ikiye katlayarak tarihteki en iyi performansını gerçekleştirdi. Türkiye’de ise işlem miktarında düşüş yaşanırken, işlem hacmi değer açısından istikrarlı bir seyir izledi ve anlaşma başına 60-80 milyon dolar aralığında sabit kaldı. 2015’in Türkiye’deki Özel Girişim Sermayesi için hareketli bir yıl olması bekleniyor. Küresel olarak 2010 yılında yaklaşık 600 trilyon dolar olan finansal varlıkların, 2020 sonuna kadar yüzde 50 daha artarak 900 trilyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.

 2014’te satın alımlar yüzde 2 arttı

‘Küresel Girişim Sermayesi Raporu’na göre bol ve faizi düşük borçlanma, Girişim Sermayesi fonlarının ve her türden küresel yatırımcının elinde bulunan bol miktarda sermaye ile birleşince 2014, Girişim Sermayesi fonlarının satışı için çok cazip bir yıl haline geldi. Buna karşılık, çetin bir rekabete ve varlık fiyatlarında şişmeye yol açan halka açık şirketlerin piyasa değerleri  yüzünden işler alıcılar için pek de iyi gitmedi. Küresel çapta yatırım amaçlı satın almalarda ise miktar olarak yüzde 2’ye varan artış olurken, değerde aynı oranda bir düşme gözlendi. 2013’ün bir çıkış yılı olduğunu, bu yüzden alıcıların daha temkinli davrandığını belirten Bain Küresel Girişim Sermayesi Bölümü Yöneticisi ve raporun başyazarlarından Hugh MacArthur, “Küresel likidite ve neredeyse sıfıra yakın faiz oranları varlık değerlerinin şişmesine ve şirket satın alma çarpanlarının aşırı büyümesine yol açtı. Bunun sonucu olarak, aynı yüksek getirinin gelecekte de elde edilmesi giderek zorlaşacak” dedi.

Sınırlı Sorumlu yatırımcılar, çok uzun zaman ve aşırı seviyelerde nakit akışı dengesizliği yaşamış Girişim Sermayesi sektöründe, çıkış kanallarındaki rahatlığın zorlu anlaşma ortamıyla birleşmesi sonucu, tarihinde ilk defa birbirini izleyen dört yıl boyunca pozitif nakit akışına tanıklık etti. Kurumsal yatırımcılar ise sermayeyi en iyi performans gösteren varlıklara doğru geri döndürmeye devam ediyorlar. Özel Girişim Sermayesi’ne yeniden yatırım yapmak için fırsat arayan Sınırlı Sorumlu yatırımcıların elinde bu kadar para toplanması, yüksek performanslı firmaların fon yaratmada gösterdiği başarıyı artırdı. Sınırsız Sorumlu yatırımcılar ise bunun olumlu sonuçlarını daha geniş bir şekilde hisseden kesim oldu. Geride bıraktığımız 25 yıl, yatırımcıların bilançolarında, 2010 yılı itibariyle toplamda yaklaşık 600 trilyon dolarlık bir finansal varlığın küresel çapta genişlemesine tanıklık etti. Bain Makro Trendler Grubu’nun tahminlerine göre, finansal varlıklar 2020’nin sonuna kadar yüzde 50 daha artarak 900 trilyon dolara ulaşacak.

Türkiye’de işlem büyüklüğü 60 – 80 milyon dolar

Türkiye’deki Özel Girişim Sermayesi sektörü hakkında değerlendirme yapan Bain Türkiye Ortağı Serhan Nadir ise, 2013 yılında 33 olan satın alım sayısının 2014 yılında sayıca azalarak 25 olarak gerçekleştiğini belirtti. Nadir, “Satın alımlardaki bu düşüşe karşılık, ortalama işlem büyüklüğü istikrarlı bir seyir izleyerek, anlaşma başına 60-80 milyon dolar da sabit kaldı. Bu tablo bize bazı Özel Girişim Sermayesi yatırımcılarının Türkiye ekonomisine karşı temkinli yaklaştıklarının göstergesi olabilir” diye belirtti. 2015 yılına ilişkin görüşlerini paylaşan Nadir, “2015 yılında Türkiye merkezli veya burada ofisi bulunan fonların, orta sınıf büyümesine odaklanan şirketleri proje bazlı olarak takip etmeye devam edeceklerini düşünüyoruz. Özel Girişim Sermayesi sektörünün zirveye ulaştığı 2006-2008 yıllarında alınan şirketler, giderek vadelerini doldururken, 2014 yılında 10’dan fazla şirketin çıkış yaptığını gördük. Özel Girişim Sermayesi şirketlerinin 2006-2008 yılında satın aldıkları 25-30 şirketi hala portföylerinde tuttuklarını göz önünde bulundurarak, 2015 yılında Özel Girişim Sermayesi sektörünün hız kazanmasını bekliyoruz” şeklinde konuştu.

Bain tarafından hazırlanan “Küresel Girişim Sermayesi” raporu aşağıdaki bulgulara dikkat çekiyor:

  • Sınırlı Sorumlu yatırımcılar, kurumsal yatırımcıların ortak yatırımlar, ayrı yönetilen hesaplar ve doğrudan yatırımlar yoluyla çalıştırdığı büyük miktarlardaki Gölge Sermaye ile giderek daha çok deneme yapıyorlar. Rapora göre Sınırsız Sorumlu yatırımcılar hizmet iskontosu karşılığında, yönetimlerindeki varlık artışlarının ticaretini yaptıkları için, bunun sektörün ekonomisini değiştirip değiştirmeyeceği konusu Gölge Sermayenin yaratacağı en büyük tehlike olarak görülüyor. Sınırlı Sorumlu yatırımcıların Sınırsız Sorumlu yatırımcılar ile doğrudan rekabete girmesi ise görece çok daha küçük bir risk oluşturuyor.
  • Yatırımcılar ABD’de odaklandıkları alanları yeniliyorlar. Bain Makro Trendler Grubu, önümüzdeki 10 yıl boyunca a Amerika’nın ekonomik genişlemesini destekleyecek bir takım uzun vadeli trendler tespit ediyor. Satın alınabilecek şirket sayısının fazla olması bir yana, Amerika pazarı, Girişim Sermayesi için en oturmuş ve çetin rekabetin yaşandığı bir pazar konumunda bulunuyor. Araştırmaya göre, değeri 100-500 milyon dolar olan şirketler arasında Özel Girişim Sermayesinin sahip olduğu şirket oranı 2000 yılında yüzde 8 iken, 2013’e gelindiğinde bu oran yüzde 23’e çıkıyor. Bir başka deyişle bu pazarda dört şirketten biri Özel Girişim Sermayesine ait.
  • Son dönemdeki fon getirilerinde en iyi ve en düşük performans gösteren fonlar arasındaki farkın azalmasıyla birlikte, Girişim Sermayesi sektöründeki getiri aralığı da daralıyor. Fonun bir veya iki işlem arasında gezinmesi, onu bir çeyrekten diğerine doğru itilmesine neden oluyor. Rapor, yatırımcıların bir fonun akıbetinden ancak yedinci yılda emin olabildiklerine dikkat çekiyor.

Raporda 2015 süresince ve devamında sermaye bolluğunun kalıcı olacağı, bunun da Özel Girişim Sermayesi yatırımcılarını zorlamaya devam edeceği ifade ediliyor. Kredi veren kurumların ellerindeki bol miktardaki ve düşük maliyetli kredinin, fiyatları yukarı doğru iteceği gibi, yüksek kalmasını da garantileyeceği belirtiliyor. Buna karşılık, bekletme süresi daha da uzatılacak ve bu süre cazip getirisi olan,  tümüyle fiyatlandırılmış varlıkların çıkışa hazırlanması için kullanılmaya başlanacak.

“Çok miktarda paranın birçok insanın elinde olduğu farklı bir dünyada yaşıyoruz ve bu durum Girişim Sermayesi yatırımlarının getirisi üzerinde demokratikleştirici bir etki yapıyor” diyen Mac Arthur şöyle devam etti. “Geçmişteki performans, gelecekteki getiriler açısından her zaman güvenilir bir gösterge oluşturmuyor ve bu nedenle Girişim Sermayesi şirketleri  piyasa ortalamalarının üstünde getiri sağlamak için temel ilkelere geri dönüyorlar.”

Raporda, bu durum karşısında, daha piyasa tam olarak fiyatlandırmadan önce yeni yatırım alanlarını tespit etmek üzere yaratıcı yollar arayışı içine giren Girişim Sermayesi şirketlerinin sayısında bir artış olacağını öngörülüyor. Özellikle Sınırsız Sorumlu yatırımcılar, açık artırmalara tam fiyatı ödemeye hazır olarak gelen rakiplerinden kendilerini farklılaştıracak, tekrarlanabilir kaynak yaratma modelleri geliştiriyorlar.

Raporda dikkat çekilen bir başka konu ise, istikrarlı bir şekilde yüksek değer sağlayan varlıkların bulunduğu günümüz koşullarında, Sınırsız Sorumlu yatırımcıların getirilerini artırmak için piyasa-temelli risk ölçütü olan Beta katsayısına güvenemeyecekleri. Rapor, istikrarlı olarak en üst çeyrek performans kategorisinde yer almak isteyen Sınırsız Sorumlu yatırımcıların, hangi yatırım tezini izleyeceklerini iyi düşünmeleri, peşinde oldukları varlıkları çok dikkatli izlemeleri ve portföylerinde bulunan bütün şirketlere disiplinli, tekrarlanabilir bir değer yaratma süreci uygulamaları gerekeceğine dikkat çekiyor.

EKONOMİ AJANDASI

REKLAM ALANI