Dolar 32,3744
Euro 35,0015
Altın 2.325,97
BİST 9.090,42
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 23°C
Az Bulutlu
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cts 21°C
Paz 22°C
Pts 24°C
Sal 19°C

GERÇEKTEN LOJİSTİK BU KADAR BASİT Mİ?

24 Şubat 1981 Yılında İstanbul'da doğdu, Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu Girişimcilik ve proje yönetimini derece ile bitirdi. okurken UND öğrenci çalışma grubu ile "Ankara Öğrenci Zirvesi"nde aktif olarak görev yaptı ve organizasyonunda konuşmacı olarak katıldı Araştırmayı ve sorgulamayı seven bir yapısı olan Ergenecoşar Metsan Lojistik bünyesinde Pazarlama ve Kalite Yönetmeni olarak iş yaşamına başladı. BLMYO Mezunlar derneği Kurucu üyeliğinin yanında Utikad Genç forwarder çalışma grubu, Utikad Gümrük ve Antrepo çalışma grubu ve Utikad Denizyolu çalışma grubunda aktif görev almaktadır.
03 Haziran 2014 15:42 | Son Güncellenme: 03 Haziran 2014 15:43

lojistik - KopyaTürkiye’de her yıl binlerce öğrenci lojistik bölümlerinden mezun olmakta ve sektöre donanımlı mezunlar olarak girmekte, bazıları hemen iş bulabilirken bazıları da açıkta kalıp öğrendiği bilgiler dışında veya ucundan tutturabileceği sektörlere girmektedir.

Üniversitelerde aldıkları eğitimi gözlerinde büyütüp “Lojistik” kelimesinin yapı taşlarına kadar çıkartırım diyebilen bir yeni mezun, sektörün içine girdikten sonra üniversitede ki eğitimde görmüş olduğu bilgilerin yüzeysel olduğunu anlaması sadece bir kaç gün sürmekte…

Sektörün içinde yetişmiş yıllarını vermiş ama gelişim olarak kendini bir adım ilerletememiş ezbere dayalı iş yapan personelden farkı yeni mezunun öğrenmeye onun kadar kapalı olmayıp tam tersine açlık duymasıdır. Burada da maalesef şirket kültürleri ve öğrenmeye aç olan yeni mezunu yetiştiren yöneticisinin önemi artmaktadır.

Sektörün içindekiler bilmektedir ki sektörün bazı sıkıntıları vardır. Bu sıkıntıların en büyüğü de kendi egosuna yenilen personeldir. Sadece Denizyolu operasyon yapan personel müşteriden gelen siparişi gördüğünde ne multimodal taşımayı, ne karayolu taşımasını düşünür o denizyolu teklifini yapar ve müşteri onay vermezse önüne bakarak sosyal medyada takılmaya devam eder çünkü işini yapmış teklifini vermiştir. Müşterinin fiyatı yüksek bulması veya hiç dönüş yapmaması onun suçu değildir. Fakat diğer yandan kendini gelişime açık tutan ve “farklı düşünen” başka bir personel aynı müşteriye denizyolu+demiryolu fiyatı vererek hem kârını yükseltmiş hem de işi kapmış hem de primini cebine koymuştur kısacası atı alan Üsküdar’ı geçmiştir.

Bu iki personel arasında ki farkın sebebi kendilerinden mi, sektördeki örnek aldıkları kişilerden mi? Patron veya müdürlerinden mi kaynaklanıyor? Sektörün içinde çalışan binlerce kişi var ve kimse tam olarak bu soruların cevabını veremiyor. Bu sektörün içinde firmanın kültürü olabileceği gibi sadece personelin iç huzuru için yapmış olduğu çabalamada olabilir.

Bu tarz çalışanların haricinde yönetici koltuğunda oturmuş, dış dünyaya kapılarını kapatmış, “sektörün içinde yıllarımı verdim bu işi ben bilmeyeceğim de sen mi bileceksin ?” tafraları atan bir yöneticiniz varsa o zaman işte müşterilerinize en iyi hizmeti vermenizde bir hayaldir sektörü ileri taşıyan dinamiklerden olmanızda…

Peki sektörün analizi yapılsa, kaç patron acaba sektörün içinde yetişmiş çıkar? Kaç patron yurt dışında bu işin eğitimini almış olabilir? Kaç yönetici öğrenmeye açık ve sektörün dinamiklerini takip etmekte? Kaç yönetici yeni mezun olmuş veya alaylı olarak değil okullu olarak sektörün içinde olan personeli tehdit olarak algılamakta? Kaç yönetici egolarının kurbağanı olup şirketi uçuruma sürüklediğinin farkında? Kaç çalışan gerçekten sektörün içinde operasyonel olarak müşteri veya yük odaklı operasyon bilgisine sahip? Kaç çalışan her gün kendini daha da geliştirmekte? Kaç personel yaptığı işi egolarını arındırarak ve sadece müşterisine daha iyi hizmet verebilmek için her gün masasına oturuyor? Ve kaç personel sadece alacağı ikramiyeyi ve ay başında yatacak maaşına gün sayıyor? Sektörün dinamikleri olan derneklerin altında çalışma gruplarına kaç kişi o ay toplantıda konuşulacak konunun kendisi için önemli olduğunu fark edip toplantıya katılıp daha sonra hiç bir toplantıya uğramıyor ve yukarıda ki sorular gerçekten acaba sektörün ilerlemesinde ki en büyük engeller mi? yoksa engeller sadece ön yargımız ve egomuz mu?

Sektörün bu tarz soruları daha da artabilir. Sektörün gelişimi tabi ki devlet, üniversite, dernekler, şirket, yönetici ve çalışanlar tarafından ele alınarak taşın altına  elini koyarak olabilir ama dur ben karışmayayım diğerleri yapsın sonra duruma göre davranırım diyen birileri sayesinde sektör hiç bir ilerleme yapamaz ve mehter takımı gibi bir adım ileri iki adım geri gider dururuz.

Önemli olan husus herkesin değişime açık, inovatif düşünen rakipleri karşısında kendilerinin de ayak uydurması gerektiğinin bilincinde olup, öğrenmeye açık personel ile iletişimi doğru kullanan egolarını doğru yönlendirerek şirketi, çalışanları ve müşterileri doğru yönlendirip kalkındırmaya çalışan yöneticilere, çalışanlara ve patronlara ihtiyacımız olduğudur.

Sabri ERGENECOSAR

sabri@alryada.co

REKLAM ALANI