Dolar 32,3849
Euro 35,0576
Altın 2.326,64
BİST 9.097,26
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 23°C
Az Bulutlu
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cts 22°C
Paz 22°C
Pts 24°C
Sal 18°C

Türkiye’de kentsel lojistiğe bakış anlamında bilimsel bir yaklaşım yok

Türkiye’de kentsel lojistiğe bakış anlamında bilimsel bir yaklaşım yok
18 Şubat 2013 15:16 | Son Güncellenme: 27 Şubat 2013 20:57
A+
A-

1361265721

Türkiye’de lojistik sektörü 2023 vizyonu üzerine  Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu öğretim görevlisi  Prof.Dr. Okan TUNA’nın değerlendirmesine yer verdik.

Türkiye ekonomisinde yaşanan iyileşme ve normalleşmeye bağlı olarak uzun vadeli planlamalar yapılabilir hale gelmektedir. Bu bağlamda Cumhuriyetin 100. Kuruluş yılı olan 2023 yılını hedef alan stratejik planlar ve eylem planları hazırlanmaya başlamıştır.Lojistik sektörü de son yıllarda hızlı bir gelişme gösteren, hem kendi içinde taşıdığı büyüme potansiyeli hem de Türkiye’nin 2023 yılına ilişkilendirdiği birçok ekonomik hedefe ulaşılmasında oynayacağı temel rol itibari ile büyük öneme sahip bulunmaktadır. Türkiye’de lojistik sektörü hem yurtiçindeki hızlı gelişmesi hem de bölgesel bir lojistik üs olma iddiası nedeniyle uzun vadeli bir planlamaya ihtiyaç duymaktadır. Bunu sağlayacak olan çalışma Türkiye Lojistik Master Planı hazırlanmasıdır. Böyle bir Master Planın hazırlanması öncesindeki aşama lojistik Master planına temel oluşturacak temel ilke ve stratejik hedeflerin belirlenmesidir. Buna yönelik olarak “Türkiye Lojistik Master Planı İçin Strateji Belgesi” Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından hazırlanmıştır. Ancak bu konuda çalışmalara da devam edilmektedir. Bunun yanı sıra, Kalkınma Bakanlığı tarafından 10. Kalkınma Planı çerçevesinde “Lojistik Hizmetlerinin Geliştirilmesi” Özel İhtisas Komisyonu oluşturulmuştur. Bu komisyonun görevi, “2023 yılında ülkemizdeki lojistik sektörünün durumu ne olacaktır?” sorusuna yanıt aramaktır. Hem, Master Plan faaliyetlerinin hem de Kalkınma Planı çalışmalarının birbiri ile bütünleştirilmesi gerekliliği bulunmaktadır.

KATMA DEĞERLİ  LOJİSTİK FAALİYETLER

Lojistik ve tedarik zinciri kavramları tüm dağıtım kanalı sürecinde ulaştırma, depolama, stok yönetimi, paketleme v.b. fonksiyonlar çerçevesinde bütünleşik bir anlayışı öngörmektedir. Bu kapsamda, milk run (döngüsel sefer), postponoment (erteleme) gibi katma değerli hizmetler de devreye girmektedir.

Türkiye’nin bu güne kadar,  planlama düzeyinde,  lojistik fonksiyonları bütünleşik bir açıdan ele almadığı sadece ulaştırma kavramını öne aldığı gözlenmektedir. Bu çerçevede stok  yönetimi kavramının da ele alınması gerekliliği söz konusudur. Özellikle ürün  döngü süresini kısaltacak olan ulaştırma ve aktarma sistemlerinin oluşturulması stok  maliyetlerinin düşürülmesinde önemli bir gelişme sağlayacaktır. Bunun yanı sıra, Türkiye’de modern depoculuk anlayışı çerçevesinde uygulamaların ele alınması, lojistik yönetiminde etkinliği arttıracak önemli unsurlardan biri olacaktır. Depoculuğun, klasik ürünleri saklama stratejisinin değiştiği ve ürüne değer katma stratejisinin benimsendiği son dönemlerde çekme stratejilerinin önemi her geçen gün artmaktadır.

Türkiye’nin lojistik altyapısı planlanırken ürün özeliklerinin göz önüne alınması ve buna göre yapılanmalar gerçekleştirilmesi gerekliliği de söz konusudur. Ürün hacmi, ürün değeri ve  risk karakteristikleri gibi kavramlar lojistik ve ulaştırma alt yapısını önemli derecede etkilemektedir). Türkiye’nin bu çerçevede hem yurtiçi hem de yurtdışı taşımalar bağlamındaki ürün yapılarını gelecek boyutunda da öngörümleyerek lojistik ve ulaştırma alt yapısı ile bütünleştirmesi gerekliliği söz konusudur.

Lojistik etkinliğin en önemli unsurlarından biri bilgi akışıdır. Bu çerçevedeki gelişmelerin büyük bir hızla uygulanması gerekliliği ortadadır. Türkiye’de gümrükler kapsamında özellikle gelişmiş bilgi sistemlerinin uygulanması lojistik etkinliği özellikle güvenilirlik ve hız çerçevesinde sağlayacak önemli unsurlardan biri olacaktır. Türkiye’nin lojistik hizmetlerle ilgili karar verme ve planlama sürecinde bütünleşik bir veri tabanına sahip olmaması sağlıklı stratejilerin belirlenmesini engellemektedir. Bu anlamda, gelişmelerin hızlandırılması gerekliliği de bulunmaktadır.

 TÜRKİYE’DE LOJİSTİK MERKEZ ÇALIŞMALARI

Türkiye’de  2000’li yıllar ile birlikte Lojistik Merkez girişimleri hem kamu hem de özel sektör tarafından başlatılmıştır. Lojistik merkezlere yönelik yasal bir çerçevenin olmaması bu girişimlerin birbirinden kopuk hatta bazı bölgelerde birbirine zarar verebilecek şekilde ilerlemesine neden olmaktadır. Bazıları Batı ülkelerinde görülen lojistik merkez/köy, bazıları ise aktarma terminali ölçeğinde olan bu lojistik merkezlerin ülke genelinde iyi planlanmaması, bölgesel mevcut ve potansiyel gereksinimlere uygun fonksiyon, büyüklük ve konumda olmaması verimsiz yatırımlara neden olacaktır. Bu konuda kamu ve özel sektör işbirliği kaçınılmaz gözükmektedir. İhtiyaç analizi yapılarak kamu ve özel sektör tarafında yapılacak yatırımların en verimli bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir.

 TÜRKİYE’DE ÜÇÜNCÜ TARAF LOJİSTİK HİZMETLERİ

Ernst&Young-IBS (2002) araştırma şirketi 343 firmayla (250 lojistik hizmet alan, 71 lojistik hizmet sağlayıcı 22 firma bilişim sistemleri sağlayıcı ve lojistik ekipman ve donanım sağlayıcı) birebir görüşerek Türkiye’deki lojistik sektörünün genel perspektifini çıkarmak amacıyla  bir çalışma yapmıştır.  Çalışmaya katılan firmaların % 78’i en az bir alanda dışarıdan lojistik hizmet aldıklarını, %22’si ise tüm lojistik faaliyetlerini kendi bünyelerinde gerçekleştirdiklerini belirtmişlerdir. Katılımcıların %35’i, 20 yıldan daha uzun süredir lojistik hizmet aldıklarını belirtmişlerdir. Firmaların hizmet aldıkları alanlar; Müşteri deposuna dağıtım (%54), Kara nakliye yurt içi (%53), Konteyner taşımacılığı (%50 ) ‘dır. Bu durumun günümüz için de geçerli olduğu tahmin edilmektedir.  Yine aynı araştırmada, firmaların lojistik firmalarından en önemli beklentisi maliyetleri düşürecek alternatifler geliştirmeleridir. Firmaların lojistik firmaları seçerek en çok hangi kriterleri dikkate aldıkları sorulduğunda; müşteri hizmet kalitesi (%100), düşük maliyet (%99) ve teknolojik seviye (%99) olduğu belirlenmiştir. Katılımcıların saymış olduğu diğer kriterler; daha geniş alana ulaşabilme (%98), işi uzmanına bırakarak performans artışı sağlama(%98), şirketin kültür ve yönetim anlayışı (%97) dır. Bu araştırma sonuçları, Türkiye’de üçüncü taraf lojistik hizmetleri pazarının henüz gelişme aşamasında olduğunu göstermektedir. Lojistik hizmetlerin yürütülmesinde önemli bir işlev gören üçüncü taraf lojistik işletmelerinin ölçek ve yönetimsel problemleri olduğu söylenebilir. Lojistik pazarı çok sayıda küçük ölçekli kuruluş tarafından paylaşılmaktadır. Pazarın en büyüğünün pazar payının %3 olması, sektörün dağınık bir yapıda olduğunu ve ölçeklerin küçük olduğunu göstermektedir. Lojistik; ölçek büyüklüğü, konsolidasyon ve verimlilik artışı gerektirir. Bu nedenle global kuruluşlar için cazip bir iş haline gelmektedir.Bu çerçevede bu işletmelerin müşteri yönlü olarak yeniden yapılanması gerekliliği  söz konusudur.

LOJİSTİK BİR ÜS OLARAK TÜRKİYE

Türkiye, Avrupa, Asya ve Afrika gibi üç büyük kıtanın tam ortasında yer almaktadır. Balkanlar, Kafkaslar, Karadeniz, Akdeniz ve Ortadoğu gibi stratejik öneme sahip bölgelere, deniz, kara, hava ve demiryolu ile ulaşım sağlanabilen dünyada sayılı ülkelerden biridir. Dünyanın kuzey-güney ve doğu-batı arasındaki ender kavşaklarından bir tanesidir. Ancak Türkiye hep söylene gelen ve dünyada eşi benzeri olmayan coğrafi üstünlüğünü ekonomik  gelişmeye ve ticaret hacmine yeterince yansıtamamaktadır. Bunun bir çok sebebi olmasının yanında lojistik açıdan deniz ve hava limanlarının gücünü arzu edilen seviyede kullanamaması da büyük bir etkendir.

Türkiye’nin rekabetçi üstünlüğünü sağlayacak olan lojistik stratejilerin geliştirilmesi ve sürdürülmesinde misyon; “sürdürülebilir kalkınma ve çevreye duyarlılık ilkesi çerçevesinde toplam maliyetin düşürülmesi ve müşteri hizmet düzeyinin arttırılması” olarak ele alınmalıdır. Avrupa Birliği’nin de önemli bir gündem maddesi olan “sürdürülebilir kalkınma kavramı”, yeşil lojistik uygulamalarını gündeme getirmekte ve bunun sonucunda demiryolu ve denizyolu gibi ulaştırma modlarını ön plana çıkarmaktadır. Misyon çerçevesindeki maliyetlerin düşürülmesi ulaştırma başta olmak üzere envanter yönetimi, depolama v.b. maliyetlerin toplamını göz önüne almalı ve güvenilirlik, transit zamanların kısalması, hız, hasarsız teslim oranının yükseltilmesi gibi müşteri hizmet düzeyi unsurlarını değerlendirmelidir.

Türkiye’nin lojistik üs olma çerçevesinde, içinde olduğu veya geliştirdiği projelerin (TRACECA, BALO, İpekrüzgarı Blok Tren Uygulaması, Viking Treni v.b.) daha dikkatli izlenmesi ve sayılarının arttırılması gerekliliği bulunmaktadır.

KENTSEL LOJİSTİK HİZMETLERİ

Kentlerin sürdürülebilir gelişmesinde kentsel lojistik faaliyetlerin önemli bir rolü vardır. Kentsel lojistik; kentsel yük taşımacılığının yanı sıra depolama, antrepoculuk, gümrükleme, toplama, aktarma ve dağıtım merkezleri, tersine lojistik vb faaliyetleri bir bütün olarak gören bir yaklaşımdır. Kentsel lojistik faaliyetler; trafik sıkışıklıkları, trafik kazaları, olumsuz çevresel koşullar, yol bakım-onarım giderleri, yakıt enerjisi tüketimi ve nitelikli işgücü yetersizliği gibi pek çok sorunla karşı karşıyadır. Bu sorunlara karşın lojistik şirketlerden, daha düşük maliyetlerle daha yüksek müşteri hizmet düzeyi sağlamaları beklenmektedir. Kentlerde taşıma maliyetlerini azaltmak için etkin araç rotalama gittikçe daha fazla önem kazanmaktadır. Bu sorunları çözmek üzere, 1990’lı yıllarda başlayan ve “Kentsel Lojistik” (city logistics, urban logistics, urban freight transport) adı verilen yeni bir alan ortaya çıkmıştır. Kentsel lojistik, kent ile ilgili tüm lojistik faaliyetlerden oluşan bir bütündür.

Kentsel lojistik kavramı, kentsel yük taşımacılığının sosyal, kültürel, çevresel, trafik, ekonomik, mali ve enerji tüketimi ile ilgili etkilerini dikkate alarak kentteki lojistik faaliyetlerin sosyal pazar ekonomisi şartları çerçevesinde en iyi duruma getirilmesi sürecidir. Kentler; tüketim malları, yapı malzemeleri, ev eşyaları, atıklar ve kargo/kurye gibi pek çok farklı tipte yükün sürekli olarak taşıma halinde olduğu bölgelerdir. Taşınan malzemeler; yükleme/boşaltma, depolama, mal ayrıştırma/birleştirme, paketleme gibi kent alanının bir kısmının kullanılmasını gerektiren faaliyetlere de ihtiyaç duymaktadırlar. Kent büyürken, lojistik altyapı aynı hızda iyileşmezse kentsel lojistik sorunları oluşur. Günümüzde insanlar; dükkânlar, mağazalar, marketler, süpermarketler, hipermarketler, alışveriş merkezleri ve artan bir şekilde internet üzerinden alışveriş yapmaktadırlar. Bu da kentsel lojistik ve taşıma hizmetlerine yönelik yeni taleplerin doğmasına neden olmaktadır.

Türkiye’de kentsel lojistiğe bakış anlamında bilimsel bir yaklaşımın olmadığı ve bu kapsamda önemli problemlerin yaşandığı gözlenmektedir. Bu çerçevede, ortaya konulacak çözümler hem maliyet hem de çevre yönlü önemli katkıları ortaya çıkaracaktır.

Ekonomi ajandası-UMUT YALKI

REKLAM ALANI