Dolar 32,5622
Euro 34,9871
Altın 2.430,07
BİST 9.753,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 20°C
Az Bulutlu
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cum 19°C
Cts 16°C
Paz 18°C
Pts 18°C

IMF’den Türkiye’ye resesyon uyarısı

IMF’den Türkiye’ye resesyon uyarısı
07 Aralık 2014 13:22
A+
A-

imf

IMF Türkiye Ülke raporunu yayınladı. Kuruluş, sermaye akışlarında ani bir düşüşün resesyona yol açabileceğini ve hedefleme rejiminin sicilinin kötü olduğunu belirtti

  Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye’de ekonomi politikalarında bir değişiklik olmaması durumunda orta vadeli ekonomik performansın yakın geçmişten daha zayıf olacağı tahmininde bulundu. Türkiye’nin düşük iç tasarrufları ve rekabetle ilgili sınırlılıklarının yatırım ve ihracatı sınırladığını belirten IMF, mevcut politikalar ve ulusal tasarruf oranlarıyla yıllık orta vadeli yıllık büyüme oranını yüzde 3.2’ye revize etti.

IMF Türkiye Ülke Raporu’nu yayınladı. Türkiye için IMF uzman görüşleri, Türk yetkililerin buna cevapları ile IV. Madde Konsültasyon Raporu hakkında değerlendirmelerin yer aldığı raporda, Türkiye’de özel tüketim ve yatırım zayıflarken kamu harcamaları ve net ihracatın sürüklediği büyümenin 2014’ün ilk yarısında yıllık yüzde 2.7’ye gerilediği belirtildi. Raporda bu yıl ve gelecek yıl için yüzde 3 büyüme öngörülürken, azalan dış açığın büyük ölçüde dönemsel faktörlere ve net altın ithalatının bir kerelik etkisine bağlı olduğu belirtildi.

IMF: Türkiye orta vadede ortlama yüzde 3.2 büyüyecek

IMF uzmanları özel yatırımların uzun seçim dönemi sonuna kadar baskılanmış kalacağını belirtirken “Bununla birlikte dengesizlikler önemli olacak. Erken parasal gevşeme, liranın değer kaybı ve gıda fiyatları enflasyonu yıllık enflasyonu, hedefin 5 puan üzerinde yüzde 9’a çıkaracak. Ve değişmeyen politikalarla, enflasyonun gelecek yıl da hedefe çekilmeyeceği bekleniyor. 2015’te GSYH bir kez daha iç talebe dönerken cari işlemler açığının bu yılki yüzde 5.75 düzeyinden yüzde 6’ya çıkması öngörülüyor” denildi.

Raporda “Politikalarda bir değişiklik olmazsa orta vadeli ekonomik performansın yakın geçmişten daha zayıf olacağı tahmin ediliyor. Türkiye’nin düşük iç tasarrufları ve rekabetle ilgili sınırlılıkları yatırım ve ihracatı sınırlıyor. Böylece uzmanlar mevcut politikalar ve ulusal tasarruf oranlarıyla yıllık orta vadeli yıllık büyüme oranını yüzde 3.2’ye revize etti. Daha düşük büyüme oranının enflasyonu sınırlaması ve cari işlemler hesabını kötüleştirmesi bekleniyor, ancak her ikisi de yaklaşık yüzde 6’larda kalacak.  Kırılganlıkta artış öngörülmese de yatırımcıların büyük dış açığa finanse etme isteklerinin süreceğini varsayıyor” denildi.

Türk yetkililerin görüşleri

Türk yetkililerin IMF uzmanlarının görüşünü büyük ölçüde paylaştıkları, 2014 için özgün resmi büyüme tahminleri üzerindeki aşağı yönlü risklerle, enflasyonun hedefin üzerinde gerçekleşeceğini kabul ettikleri belirten raporda “Ancak yetkililer, iç talebin daha büyük bir rol oynayacağını bekledikleri 2015 için büyümede yüzde 4 dolayında bir hızlanma öngörüyor. Reel döviz kurunun bir dengeye yaklaşacağına inanıyor, dış dengedeki iyileşmenin artan net ihracatla süreceği yargısında bulunuyorlar. Yetkililer orta vadede ekonominin yatırım ve ihracata doğru yeniden dengelenmesinin büyümede bir trend düşüşünden sakınmak için gerekli olduğunu kabul ediyor. Ancak reform programlarının bu hedefi başarmak için yeterli olacağına inanıyor” denildi.

“Sermaye akışlarında ani azalış resesyona yol açabilir”

IMF ülke raporunun “Riskler” bölümü altında özetle şöyle denildi:

-Sermaye akışlarında terse dönüş ana risk olarak kalıyor. Gelişmiş ekonomilerde para politikasının normalleşmesi ya da yükselen ekonomilerdeki büyüme tahminlerine ilişkin beklentilerde değişiklik, sermaye akışlarında bir azalma ya da ekstrem durumlarda ani bir duruşa yol açabilir. Akışlarda ani azalış dış açığı kapatmada büyük sıkışmayla sonuçlanabilir ve bir resesyona yol açabilir. Dengesizlikler büyük kalır ve ekonominin sunduğu tamponlar eksilirken, etki 2009 resesyonundan daha vurgulu olabilir. Bu ortamda büyümeyi korumaya yönelik gevşek makroekonomik politikalar riskleri artırır. Ve hatta sermaye akışlarında çalkantıya ilişkin kırılganlıkların önemli kalacağı bir dönemde, dış dengesizliklerle ilgili son tedrici düzenlemeler sürerse, büyük dış finansman gereksiniminde anlamlı bir azalış birkaç yıl alır.

-Diğer riskler, Avrupa’da daha yavaş bir büyüme, jeopolitik sorunlar ve politika çerçevesinin gücü merkezinde birleşiyor. Avrupa’da beklenenden düşük büyüme Türkiye’nin ana ihracat piyasasında talebi yaralar. Suriye ve Irak’taki çatışmaların Türkiye’ye ekonomik yayılımı ihracatı negatif etkiledi. Ukrayna ve Rusya arasındaki gerginliğin etkileri şimdiye kadar sınırlı kaldı, fakat finansal piyasalarda riskten kaçınmada bir genelleşmeye neden olursa etkisi önemli hale gelebilir. Petrol fiyatlarında ani artış dış açığı daha da genişleterek, Türkiye’nin ithalat faturasında hemen belirgin bir etkiye sahip olur.

Cari işlemler açığı, temelde düşük tasarruf ve yatırım sonucu

IMF, Türkiye’nin cari işlemler açığının ağırlıklı olarak düşük ulusal tasarruflar ve yüksek olmayan yatırım düzeyinin bir sonucu olduğunu bildirdi. Türkiye’nin ulusal tasarruf oranlarının 2013’te yüzde 14’ten az olduğunu, bunun yükselen piyasa ekonomileri arasında en düşüklerden biri noktasında bulunduğunu kaydeden IMF, “Yatırımlar GSYH’nın yüzde 22’si düzeyinde ve yükselen piyasalar ortalamasının biraz altında bulunuyor. Bu nedenle cari işlemler açığını düşürmeye yönelik politikalar yatırımları düşürmeden ulusal tasarrufları artırılmasını hedeflemeli” dedi.

Özel tasarrufu artırma arayışındaki politikaların cari açıkta iyileşme sağlayacağı, kamu tasarruflarındaki artışın cari açıklarda direkt iyileşmeye yol açacağı belirtilen raporda şu ifadeler yer aldı:

“Kamu ya da özel tasarrufları doğrudan artırmaya yönelik politikaların yokluğunda sıkı para politikasının getirdiği daha yüksek reel faiz oranları tasarrufu canlandırır. Sonuçta dış dengesizlikleri azaltmaya yönelik politikaların olası sonucu artan bir ülke risk primi olur. Hedefleme rejiminin uygulanması, 2006 yılında kurulduğu günden beri kötü bir sicile sahip oldu. Ek olarak 2010’da Merkez Bankası alışılmamış bir para politikası çerçevesi uygulamaya başladı. Hedefin kaçırılması ve karmaşık çerçeve Merkez Bankası için güvenilirlikte bir boşluk üretti. Güvenilirlik boşluğunu yüksek döviz kuru da etkiledi. Karmaşık para politikası parasal aktarım kanalını zayıflattı. İlan edilen yüzde 5 enflasyon hedefi hem kısa hem orta vadeliler için güvenilir değil enflasyonun aynı vadedeki hedef bandında düşüp düşmeyeceği net değil.”

Politika tavsiyeleri

IMF Türkiye Ülke Raporu’nda Merkez Bankası’nın bankalara tek bir ana politika oranı kullanmak yerine çoklu oran ve çoklu araçlarla likidite temin ettiğini, bunun piyasaların Merkez Bankası işlevinin reaksiyonunu ölçme yetisini engellediğini, enflasyon beklentilerinin çıpa olmaktan çıkmasına katkı yaptığını, parasal aktarım mekanizmalarına zarar verdiğini ve Merkez Bankası içi bir güven boşluğu ürettiğini iddia etti.

IMF, reel faiz oranı gerektiren para politikası duruşunun, enflasyon hedefi ile tutarlı  olması gerektiğini belirtti “Makro ihtiyati araçlar para politikasının bir yedeği değildir ve finansal istikrarı temin etmek için kullanılmalıdır” dedi.

EKONOMİ AJANDASI

REKLAM ALANI