Dolar 32,3674
Euro 34,9625
Altın 2.325,24
BİST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 23°C
Az Bulutlu
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cts 22°C
Paz 22°C
Pts 24°C
Sal 18°C

İhracatçıların sorunlarına çözüm geliyor

İhracatçıların sorunlarına çözüm geliyor
30 Haziran 2014 09:08 | Son Güncellenme: 30 Haziran 2014 09:09
A+
A-

Halil MazıcıoğluEkonomik dönüşümün temelini sanayinin oluşturduğunu kaydeden Meclis Sanayi ve Ticaret Komisyonu Başkanı Halil Mazıcıoğlu, Irak’ta yaşanan son gelişmeler nedeniyle ihracatçıların sorunlarını gidermeye dönük çalışma başlatıldığını söyledi.

Meclis Sanayi Komisyonu Başkanı Halil Mazıcıoğlu, Irak’ta yaşanan son gelişmeler nedeniyle sıkıntıya düşen ihracatçıların sorunlarını gidermeye yönelik çalışma başlatıldığını açıkladı. Gaziantep Milletvekili Mazıcıoğlu, ulusal hedefl ere ulaşmak için ekonomik dönüşümün temelini sanayinin oluşturduğunu belirterek, “Sermaye birikimimizi artırarak sanayide ileri teknolojili alanlara yoğunlaşmalı ve yerli katma değeri yüksek, sürdürülebilir, rekabet gücüne sahip bir üretim yapısına ulaşmamız gerekmektedir” dedi. Mazıcıoğlu, Ankara Temsilcimiz Barış Ferit Parlak ile arkadaşımız Canan Sakarya’nın sorularını yanıtladı.

Geçtiğimiz günlerde açıklanan İSO 500 listesinde şirketlerin borçluluk oranlarının arttığı gözlendi. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz, sanayinin ekonomideki ağırlığını artırmak için atılması gereken adımlar nelerdir?

İSO 500 Raporu, ülkemizin en büyük sanayi kuruluşlarının dönemsel performansları hakkında önemli göstergeler sunmaktadır. Açıklanan rapordaki verilerin yorumlanması için ülkemizde ve dünyada yaşanan önemli gelişmelerin yansımaları ve karşılıklı etkileşimlerine de göz atmak gerekir. Küresel krizin yol açtığı olumsuzlukların etkisinin devam ettiği günümüzde, birçok ülkenin ekonomik performansı kriz öncesi dönemlerden çok uzak kalmaktadır. Örneğin ABD ekonomisi bu yılın ilk çeyreğinde son 5 yılın en kötü performansını göstererek yüzde 2.9 daralmışken, yıl sonu büyüme tahminleri de aşağı doğru revize edilmektedir. ABD Merkez Bankası da ekonomiye destek olmak amacıyla uyguladığı tahvil alımını kademeli olarak azaltmaya devam etmektedir. Euro Bölgesi’nde ise borç krizi devam etmekte ve birçok AB ülkesi çok düşük büyüme oranları öngörmektedir. Çin ekonomisinin de büyüme hızının yavaşladığı ve önemli düzensizlikler barındırdığı görülmektedir. Bu verilerin dışında özellikle Kırım, Suriye ve Irak’ta yaşanan olumsuz gelişmeler de kırılganlığı artırmakta ve ekonomik problemleri daha karmaşık hale getirmektedir. Ulusal hedeflerimize ulaşmak için, ekonomik dönüşümün temelini sanayi olarak düşünmemiz gerekiyor. Yani sermaye birikimimizi artırarak sanayide ileri teknolojili alanlara yoğunlaşmalı ve yerli katma değeri yüksek, sürdürülebilir, rekabet gücüne sahip bir üretim yapısına ulaşmamız gerekmektedir. Yurtiçi tasarrufl arın artırılması ve üretken yatırım alanlarına yönlendirilmesi de bu amacı desteleyecek önemli bir unsurdur. İlk 10 ekonomi arasına; güçlü sanayi yapısına sahip, yenilikçi üretime odaklanan ve her alanda gelişmiş bir ülke olarak girmenin giderek kolaylaşacağına inanıyorum.

Soma’da bir maden faciası yaşandı. Bu tür kazaların yeniden yaşanmaması için atılması gereken adımlar nelerdir?

Soma’da bir eksiklik olmasa bu kadar şehit olmazdı. Bir değil iki değil 301 kişiyi kaybettik. Bazı evlerden iki kayıp oldu. Burada mesele A şahsını B şahsını suçlamak değil, mesele biz ne yaparsak bu kazaları ve ölümleri önleriz ve engelleriz bunun cevabını bulmamız lazım. Şu anda firma sahibinin bütün mallarına el kondu, çocuğu hapiste ama bu kaybettiğimiz 301 işçiden birini bile geri getirmez. Burada sistemi nasıl kurmalıyız ki bir daha bu kazalar yaşanmasın şeklinde olaya bakmamız lazım. Bu konuda sadece işverenin değil devletin de atacağı adımlar var. Bu sahalarda denetim yapan müfettişler haber vererek değil aniden gitmeli. Daha sık kontroller yapılmalı. Yurtdışında bu kazalar hiç yaşanmıyorsa ya da çok az yaşanıyorsa bu sistemi bizde ülkemizde kurmalıyız. Gelişmiş ülke modellerini almalıyız. Yeraltındaki madeni yerüstüne çıkaralım ama hiçbir insanın canı da yanmasın.

Yapılması gereken neyse bunun maliyetini işvereninden devlete kadar herkes üstlenmeli. Eğer yaşam odası gerekiyorsa ve bu yapılmıyorsa bunun kontrolünü yapan insanda bunu söylemeli. Her kesime Enerji Bakanlığı’na, Çalışma Bakanlığı’na, oralarda çalışan personele, işverene, işçi kardeşimize bile görev düşüyor herkes üzerine düşeni yapmalı. Mesela kaza meydana geldiğinde içerideki işçi sayısının belli olmaması beni çok etkiledi, böyle bir şey olmamalı. İçeride kaç kişi olduğu bilinmediği için art niyetli insanlara konu oldu. ‘Suriyeliler var, 3 bin kişi var’ diyen bile oldu. Niye çünkü sen içeride kaç kişi olduğunu tam olarak veremiyorsun, doğru rakamı bilmiyorsun. Soma’da yaşanan kazanın bir benzerinin bir daha tekrarlanmaması için hükümet gerekli tüm tedbirleri alacak.

2010 yılında Meclis’te madencilik sektörünün sorunlarının araştırılması için bir araştırma komisyonu kurulmuştu. Bu komisyonun siz de üyesiydiniz. Soma kazasını dikkate aldığınızda komisyon raporunuz ne kadar hayata geçti, rafta mı kaldı?

O dönem tüm madenleri dolaşma imkanımız oldu. 4 ayda çok güzel bir rapor hazırladık. Kesinlikle rafta kaldı diyemeyiz, bizim o çalışmamızın ardından bakanlık çok güzel adımlar attı. 2010 yılında çıkan 5995 Sayılı Maden Kanunu bizim rapordan sonra çıktı ve rapor dikkate alınarak bazı yasal düzenlemeler yapıldı. Bana göre en önemli düzenleme madencilikte çantacılık denilen uygulamanın kaldırılmasına ilişkin oldu. Ruhsatı alıyorum bir liraya size satıyorum100 liraya. Bir kere bu uygulama ortadan kalktı. Kanun öncesinde herkes kolayca ruhsat alabiliyordu. Yıllık 17 bin civarında olan müracaat sayısı gerçek yatırımcıya dönüşünce 5 bine düştü. Yeni kanunla birlikte kamu ve özel sektör tarafından yapılan sondaj yıllık 750 bin metre iken 2 milyon metreye çıktı, yani 3 misli artı. İş erbabının eline geçti. Bunları yaptık bu yasaları çıkardık bu kaza niye oldu? Demek ki hala eksiğimiz var. Kontrolde uygulamada eksiklerimiz var.

Araştırma komisyonunun raporundan sonra yapılan düzenlemeyle yer altı işletmelerinin 3 yılda bir yapılan rutin denetimleri, her yıl yapılır hale geldi. 2010 yılında 6199 adet, 2011’de 6300 adet, 2012 ‘de 7107 adet, 2013 yılında 6898 adet, 2014 yılının Mayıs ayına kadar ise 2371 adet saha denetimi yapılmış ancak ortaya çıkan sonuç şunu gösteriyor, demek ki bu bile yeterli değilmiş. Her işte olduğu gibi burada da en önemli konu eğitim. Bu iş yurtdışında da yapılıyor. Biz de çevreye duyarlı, insana saygılı kimseyi rahatsız etmeyen bir madencilik altyapısını kurarak bu işi yapmalıyız.

Komisyon olarak geçtiğimiz günlerde Rusya’da nükleer santral konusunda yaptığınız incelemeler hakkında bilgi verir misiniz?

Biz bu incelemeleri komisyonun iktidar ve muhalefet milletvekilleri birlikte gerçekleştirdik. Akkuyu ile eşdeğer olan nükleer santrali gezdirdiler. Uçak düşmesinden, bomba atılmasına kadar her türlü ihtimali düşünmüşler. Biz üretim yapılan 1200 MW’lık bir santrali gördük bu santral yaşam alanının içindeydi şok olduk. Denizde balıklar, çevresinde hayvanlar yaşıyor. Açıkçası şaşırdık. Bu ülkede hep beraber yaşıyoruz, Bir zarar verecekse hepimize verecek. Çernobil olsun, Japonya’daki kaza olsun bunların hepsi bu alanda yapılan Ar-Ge çalışmalarını çok artırmış. 1964 yılında başlamışlar, 1980 yılında kurmuşlar. O yıllarda biz sağ sol çatışmaları, darbelerle uğraşıyorduk. Biz nükleer konusunda geç kaldık, çevre ve sağlık koşullarına dikkat edilerek acilen bu konuda adım atmamız gerekiyor, bu konuda geciktiğimizi bir komisyon başkanı olarak söylemek isterim. Akkuyu ve Sinop’taki nükleer santrallerin acilen yapılması ve dışa bağımlılığımızın azaltılması gerekiyor.

Irak’ta yaşanan gelişmeler ihracatçıyı sıkıntıya soktu. İhracatçının sıkıntılarını gidermeye dönük çalışmalar var mı?

Bakanlıkta ihracatçının sıkıntılarını gidermeye dönük çalışmalar var. Şu anda önemli olan rehineler. Öncelikle onların kurtarılması gerekiyor. Gaziantep’ten bir örnek vermek istiyorum geçen yıl 6.5 milyar dolar ihracat yaptık, bu yıl 7 milyar doları yakalayacağız. Şu anda Irak’ta yaşanan sorunlar var. Irak, 12 milyar dolar ihracat yaptığımız çok önemli bir pazar, Gaziantep’ten Irak’a yaptığımız ihracat 3 milyar dolar. Irak’ta yaşanan gelişmeleri izliyoruz. IŞİD’den dolayı nakliye yapılamıyor, gidince ne olacağı belli değil. Şu anda bir iletememe sorunu var. Aslında Irak’ın bizden gidecek mallara çok ciddi ihtiyacı var. Mesela Suriye’ye de ciddi bir ihracat var çünkü adam ne ekmeksiz ne kıyafetsiz duruyor. Gelip Gaziantep’ten alıyor. Şu anda Gaziantep’te de çok sayıda Iraklı işadamı var.

Halil Mazıcıoğlu’nun dikkat çektikleri

Gaziantep’te tekstil, makine, inşaat, doğalgaz sektörlerinde faaliyet gösteren firmalarda yöneticilik yaparken, AK Parti il ve ilçe teşkilatlarında da üst düzey görev alan Makine Mühendisi Halil Mazıcıoğlu, Meclis Sanayi ve Ticaret Komisyonu Başkanlığı görevini üstlenir, üstlenmez Soma, Irak gibi sanayiciyi yakından ilgilendiren kararlara kapı aralayan/ aralayacak sorunları kucağında buldu. Mazıcıoğlu’nun, Irak ve yaşananların ihracatçılarımıza etkisi konusunda söylediği, “ihracatçılarımızla ve bölge sanayicisi ile rutin olarak konuşuyorum. Şu ana kadar çok önemli bir sorun olmadı. Beklemiyoruz ama eğer çok daha kötüsü olursa, onun için de devreye alacağımız planlarımız var. Ama sorun yok ve söylenenlerin aksine Irak ve Suriye’ye ihracat artıyor“ şeklindeki tespiti, bölgenin nabzını en küçük imalat atölyesine kadar tutması hasebiyle önemli.

EKONOMİ AJANDASI

REKLAM ALANI