Dolar 32,3266
Euro 35,0730
Altın 2.302,01
BİST 9.039,41
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 20°C
Açık
İstanbul
20°C
Açık
Cum 23°C
Cts 21°C
Paz 21°C
Pts 23°C

EKONOMİ POLİTİKALARI GÖZDEN GEÇİRİLMELİ

EKONOMİ POLİTİKALARI GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
07 Haziran 2022 15:04
A+
A-

Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan, ekonomi politikalarının gözden geçirilmesi ve kapsamlı değişikliklerin gündeme alınması gerektiğini vurguladı.

Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan, “Çalkantılı bir döneme yüksek kur, yüksek enflasyon ve artan hayat pahalılığı sarmalında giriyoruz” diyerek, politikaların gözden geçirilmesi ve kapsamlı değişikliklerin gündeme alınması gerektiğini vurguladı.

Eskişehir Sanayi Odası ve Dünya Gazetesi işbirliğinde gerçekleşen Eskişehir Sanayi Kongresi’nde konuşan Turan, küresel ekonominin dalgalı görünümünde Türkiye ekonomisinin, riskleri bertaraf edip, fırsatları değerlendirebilecek bir görünümden uzakta seyrettiğini söyledi. TÜSİAD Başkanı şöyle konuştu, “Şiddetli global enflasyon ortamında ülke ekonomimizde sadece arz yanlı değil talep yanlı da bir enflasyon mevcut. Enflasyon oranımız yıllık yüzde 70’i aşmış durumda ve bu süreci besleyen dinamikler hafiflemenin aksine daha da enflasyonist olmaya devam ediyor.

Hali hazırdaki kur ve para politikası ekonomideki pek çok parametreyi de olumsuz etkiliyor. Enflasyon baskısı, şirketlerin her kalemde maliyetlerini yükseltirken, ücretli kesim dahil olmak üzere toplumun tüm kesimlerinde yaşam standartlarını olumsuz etkiliyor.

Sene başında özellikle asgari ücrete yapılan yüksek zam oranına rağmen alım gücü hızla düşüyor. Geçen yıl özel sektörde pek çok şirket çalışanlarını enflasyondan korumak için inisiyatif aldı. Bununla birlikte doğru iktisadi politika adımları atılmadığında, maalesef sadece ücretlerde ayarlama yapmanın çalışanların refah artışına yeterli katkıyı sağlamadığını da görüyoruz.

İhracata dayalı büyümeyi temel alan ekonomi politikalarımızın sonuçları ise bu görünümü tamir etmekten maalesef uzak görünüyor. Yılın ilk çeyreğinde yıllık bazda yüzde 7,3 oranında büyüyen ekonomimizde ana kaynağın yatırım değil şiddetli tüketim olduğunu da görmekteyiz. Enflasyondan korunma refleksi, yani tüketimin öne çekilmesi ilk çeyrekte büyümeye en yüksek katkının tüketim harcamalarından gelmesini sağladı.

 

Sürdürülebilir kalkınma açısından stratejik öneme sahip tarımda sınırlı bir büyüme gözlemlendi. İhracatta ise bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 16,8’lik artış olmasına rağmen, Ticaret Bakanlığı’nın öncü verilerine göre Mayıs ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 157 artışla 10,7 milyar oldu. Rakamların dilinden baktığımızda dış ticaret açığımızın rekor düzeylere geldiğini gördük. Keza bu kapsamda süreç cari açığımızın daha da artarak 30 milyar doların üzerine çıkması ile sonuçlanacak.

Tüm bu göstergeler, politikalarımızı gözden geçirmemizi, kapsamlı değişiklikleri gündemimize almamızı gerektiriyor.

Politika adımları, sanayide, tarımda ve bir bütün olarak ekonomimizde sürdürülebilir kalkınmanın ve büyümenin temel taşlarını döşeyebilir. İş dünyasının temsilcileri olarak bizler de politika adımlarını cesaretlendirebilecek adımları atabilmeliyiz.”

“Sektörlerin dinamiklerini derinden etkiliyor”

Bugün en büyük mücadele alanlarından birinin, iş gücü becerilerini yeni istihdam dinamiklerine göre dönüştürmek olduğunu belirten Turan, “Yeşil ve dijital ekonomiye geçiş için insanın yetkinliklerinin gelişimini de önceliklendirmemiz gerekiyor. Öte yandan, sürecin başarısının anahtarlarından biri de yeşil dönüşümün gerektireceği politikaların etkilediği kesimler açısından adil geçişi teşvik eden stratejilerin kapsayıcı bir şekilde hayata geçirilmesi olacak. Tarım ve sanayi, ikiz dönüşümü temel alan bir sıçramanın kendilerini gösterdiği iki saha olarak öne çıkabilir. Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği ve gıda arzının güvenliği sadece üretim planlamalarını değil ekonomi politikalarını ve ilgili diğer sektörlerin dinamiklerini de derinden etkiliyor. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de gıda fiyatlarının artışında etkili birçok önemli faktör var. Tarımsal girdi fiyatlarındaki artışın yanı sıra pandemi süreci ve son olarak Rusya-Ukrayna savaşının yaşattığı tedarik zinciri kesintileri bu faktörlerin başında geliyor. Her yıl dünyada 1,3 milyar ton, ülkemizde ise 18 milyon ton gıdayı israf ediyoruz. Küresel olarak yaptığımız gıda israfı tarımsal üretimin üçte biri” dedi.

“Bugün her zamankinden daha fazla”

Gıda fiyatlarının artışında, üretim maliyetlerindeki artış kadar iklim değişikliği kaynaklı gelişmeler de etkili olduğunu söyleyen Turan, “Küresel olarak sınırlı kaynaklarımızı tarım ve gıda sektöründe israfı azaltacak ve verimliliği artıracak şekilde kullanmaya olan ihtiyacımız bugün her zamankinden daha fazla. Avrupa Birliği sürdürülebilir, döngüsel ve karbon nötr bir ekonomi tesis etme yönünde önemli adımlar atıyor. “Tarladan Çatala Stratejisi” bu anlamda kritik bir öneme sahip. Strateji, sürdürülebilir bir gıda sistemi oluşturmak için tarımsal üretimin çevre üzerindeki olumsuz etkisinin azaltılmasına, iklim değişikliği ve biyoçeşitlilik kaybıyla mücadeleye, gıda güvenliği ve güvenilirliğinin sağlanmasına ve gıda atık ve kaybının önlenmesine işaret ediyor” dedi.

REKLAM ALANI