Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Paz 20°C
Pts 22°C
Sal 24°C
Çar 22°C

Çanlar sorunlu krediler için çalıyor

Çanlar sorunlu krediler için çalıyor
26 Eylül 2017 11:01
A+
A-

KPMG, ekonominin öncü göstergelerinden sorunlu krediler için uyarıyor. Son çeyreğe girerken sorunlu kredilerin toplam kredilere oranı bir miktar düşmüş görünse de KGF destekli sistemin performansının, kredi geri ödemelerinin başlayacağı 2017 sonunda ortaya çıkacağı belirtiliyor. KPMG Türkiye Şirket Ortağı Av. Onur Küçük “Ekonomiye yön veren etkenler de göz önüne alındığında, mevcut tabloya rağmen sorunlu krediler risk içeren bir başlık olarak önümüzde duruyor. Finansal geri dönüşüm çözümlerini konuşmak ve bir an önce uygulamaya geçmek gerekiyor” dedi.

KPMG Türkiye Şirket Ortağı Av. Onur Küçük, KPMG ve Avrupa Merkez Bankası’nın hazırladığı ‘Avrupa’da Sorunlu Krediler Raporu’ndaki verilere göre, Türkiye’deki sorunlu kredi oranının Euro bölgesinden daha iyi seviyede olduğunu söyledi. Küçük, “2013’te Euro bölgesindeki sorunlu krediler toplam kredilerin yüzde 8’ine karşılık gelerek zirveye çıktı. Bugüne kadar bazı ülkelerde kademeli olarak azaldı, 2016’da Avrupa’daki ortalama rakam yüzde 5’in biraz üzeriydi. Ancak bu görünüm, AB ülkelerindeki keskin farklılıkları maskeliyor. 2016 Haziran ayı itibarı ile büyük bankalardaki sorunlu krediler Yunanistan’da yüzde 47, Güney Kıbrıs’ta yüzde 45, Bulgaristan, Macaristan, İrlanda, İtalya, Portekiz ve Slovenya’da yüzde 20 civarındaydı” dedi.

Türkiye iyi ama…

Av. Onur Küçük Türkiye’de ise 2007-2008’de yüzde 3,5 oranında gerçekleşen sorunlu kredi oranının 2008 kriziyle birlikte Avupa’ya paralel arttığını, 2009’dan itibaren ise ekonomideki gelişmeler ve önlemlerin sonucunda düşüşe geçtiğini hatırlattı. 2016 sonunda Türkiye’de sorunlu kredi oranının yüzde 3,2 olarak gerçekleştiğini belirten Küçük, şöyle devam etti:

“Türkiye sorunlu kredi oranında pek çok gelişmekte olan ülkeden daha iyi seviyede görünüyor. Bu bize bankaların etkin risk yönetimi gerçekleştirdiğini ifade ediyor. Bankaların krediler için ayırdığı özel karşılık oranına baktığımızda 2016’da gerçekleşen rakam yüzde 78,3… Geçmiş yıla göre artış var. Türkiye, Avrupa’ya göre takipteki krediler için daha yüksek oranlarda özel karşılık ayırıyor. Yani Türk bankaları neredeyse verdikleri kredi kadar bir miktarı karşılık olarak ellerinde tutuyor, risk düşüyor. Ama bu aynı zamanda bankaların sorunlu krediler için sermayelerini, yönetimlerinin zamanını ve dikkatini tükettiği anlamına geliyor.”

Sistem testi yıl sonunda

Mart ayında hazine desteğinin 25 milyar liraya çıkarılmasıyla hazine destekli kredi sayısının Temmuz’da, Mart 2017’deki rakamın üç katına çıktığını vurgulayan Küçük ufuktaki tehlikeye dikkat çekti:

“İlk bakışta olumlu gibi görünen tabloya rağmen bir de buzdağının görünmeyen kısmı var. Sorunlu kredilerde Haziran 2017’de yüzde 5’lik bir artışa rağmen, toplam kredilere oranının az da olsa düştüğünü görüyoruz. Bu durum, KGF’nin bankalar tarafından sorunlu kredileri perdelemek için kullanılıp kullanılmadığı sorusunu gündeme getiriyor. KGF, bugünün ihtiyacını karşılayacak geçici ve sınırlı bir araç. Sistemin işlerliği ve verimliliği ancak 2017 sonunda kredi geri ödemeleri başladığı zaman ölçülecek.”

Daha zor bir dönem geliyor

Av. Onur Küçük sözlerini şöyle sürdürdü:

“Aslında BDDK’nın 2016 sonunda genel karşılık oranlarını düşürerek yeniden yapılandırmaya imkân veren düzenlemesi, sorunlu krediler için ciddi bir önlemdi. Fakat hızlı büyümenin sona ermesi, ana ihracat pazarlarındaki ekonomik yavaşlama, politik riskler nedeniyle kaybedilme aşamasına gelen pazarlardan kaynaklanan kayıplar ve sonradan bu alana yatırım yapan şirketlerde artan riskler göz ardı edilmemeli. Yine doğrudan yabancı sermaye girişinin azalması nedeniyle şirketlerin özkaynak alternatiflerine erişiminin kısıtlanması, küresel para politikaları nedeniyle reel sektörün başta kur ve faiz olmak üzere finansal risklerinin arttırması gibi sebeplerle daha zor bir döneme gidildiğine dikkat etmek gerekiyor. Bu nedenlerle finansal geri dönüşümü ve çözüm önerilerini konuşmalıyız. Çözümden kastımız, sadece sorunlu şirketleri iflastan kurtarmayı sağlayan düzenlemelerin hayata geçirilmesi değil; finansal geri dönüşümün önünü açan, kredi verenlerin sorumluluğunu orantılı düzenleyen, sorunlu varlıklara sadece bankaların değil daha geniş yelpazede yatırımcının ilgisini çekmeyi sağlayan yasal zemin oluşturulmalı.”

REKLAM ALANI