Ayrılık çanları korkutuyor
İngiltere Başbakanı David Cameron’ın Avrupa Birliği’nden ayrılmak için referandum düzenleyeceğini giderek daha sık dile getirmesi özellikle uluslararası finans kuruluşları arasında endişeye sebep oluyor.
İngiltere Başbakanı ve Muhafazakar Parti’nin lideri David Cameron’un, gelecek yıl mayıs ayında yapılacak genel seçimi kazanması halinde AB ile ilişkilerde müzakereler yürütmek ve 2017 yılının sonuna kadar birlikten ayrılmakla ilgili referandum yapmak istediğini giderek daha yüksek tonda dile getirmesi uluslararası finans kuruluşları arasında endişe kaynağı oldu.
İngiltere basınında özellikle, merkezi ABD’de olan Bank of America, Citigroup ve Morgan Stanley gibi önde gelen finans devlerinin, İngiltere’nin AB’den çıkması halinde operasyonlarını İrlanda’ya taşıyabileceği öne sürülüyor.
Asya ve ABD merkezli uluslararası finans kuruluşlarının Avrupa’nın en büyük finans merkezi olan Londra’ya yatırım yapması beraberinde 28 AB ülkesinde doğrudan faaliyet gösterme kolaylığı sağlıyor.
İngiltere’nin AB’den çıkma kararı alması durumundaysa İngiltere’de bulunan uluslararası finans kuruluşlarının faaliyetlerinin sadece Birleşik Krallık’la sınırlı kalmasından korkuluyor.
Öte yandan finans uzmanlarına göre İngiltere, AB’nin bir dizi reformdan geçmesi için AB’den ayrılmak üzere 2017 yılında düzenlenmesi planlanan referandumu adeta bir koz olarak kullanmaya çalışıyor. Londra merkezli finans uzmanları arasında İngiltere’nin asıl niyetinin AB’den ayrılmak değil onu dönüştürmek ve müzakere sürecinde daha fazla kazanım elde etmek olduğu düşünülüyor.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan merkezi Londra’da bulunan Sherman & Sterling uluslararası hukuk şirketinin ortaklarından ve Küresel Finansal Kurumlar Danışmanlığı ve Finansal Denetim Grubu Başkanı Barney Reynolds da bazı uluslararası kuruluşların olası çıkış senaryolarını değerlendirdiğini doğruladı.
Reynolds, “Büyük ihtimalle bu kuruşlar İngiltere dışında şube ya da iştirak kurma yoluna giderler. Burada kuracakları birimlerde perakende bankacılığı ve diğer bazı operasyonlarını yürütebilirler. Buna rağmen ben verilen finansal hizmetin birçok unsurunun yine de İngiltere’den sürdürülmeye devam edilebileceğini düşünüyorum” dedi.
İngiltere’den çıkan kuruluşlar İrlanda’ya gidebilir
İngiltere’nin AB’den çıkmaya karar vermesi halinde uluslararası finans kuruluşları için İrlanda’nın öncelikli seçenek olarak öne çıkabileceğini belirten Reynolds, “Yasal çerçevesi ve İngilizce konuşulması sebebiyle İrlanda’da şube ya da iştirak kurması düşünülebilir. Nispeten operasyonları taşımak için kolay bir yer” dedi.
İrlanda’da finansal kaynakların yine de Londra’ya oranla nispeten daha düşük olduğunun altını çizen Reynolds, uluslararası finans kuruluşlarının Frankfurt ve Lüksemburg gibi finans merkezlerini de değerlendirebileceğine dikkat çekti.
Öte yandan Reynolds, İngiltere’nin AB’den referandum sonucunda çıkma kararı alması halinde yine de uluslararası finans kuruluşları için devam eden düşük büyüme sebebiyle Avrupa’da yatırım yapmanın cazip olmadığını belirtti.
Mevcut durumda İngiltere’nin AB’den ayrılmasının, finans kuruluşları üzerindeki kar zarara etkisinin hesaplamasını yapmanın son derece güç olduğunu belirten Reynolds, “Eğer İngiltere AB’den ayrılırsa bu durumun olası etkileri İngiltere’nin ne yapacağına bağlı… Eğer İngiltere vergi oranlarını azaltıp, rekabetini artırırsa bu durumdan fayda görebilir” diye konuştu.
İngiliz ekonomisi içinse 250’nin üzerinde yabancı bankanın ağırlıklı olarak Londra merkezli olmak üzere İngiltere’de faaliyet göstermesi ve Avrupa’daki operasyonlarını yönetmesi son derece önemli…
İngiltere Hazinesi verilerine göre finans sektörü tek başına 2011-2012 döneminde yaklaşık 1,4 milyon kişiye istihdam sağlarken, yaklaşık 27,5 milyar sterlin gelir vergisi toplanmasını sağlıyor.
Uluslararası Para Fonu verilerine göreyse İngiltere finansal hizmetler ticaretinde toplamda yıllık ortalama 67 milyar sterlin fazla vererek, finansal hizmetlerde en büyük net ihracatçı olarak öne çıkıyor. İngiltere finansal hizmetler ticaretinin yaklaşık 3’te 1’ini ise sadece AB ile gerçekleştiriyor.
Öte taraftan İngiltere’nin referandum sonunda Avrupa Birliği’nde ayrılması olasılığı Avrupa Merkez Bankası tarafından yakından izleniyor.
Haziran ayında Avrupa Merkez Bankası üyelerinden Benoit Coeure, Atina’da katıldığı bir toplantıda, “Biz sermaye piyasalarını bir araya getirmeye çalışıyoruz. Bu şekilde bir şoka ihtiyacımız yok” ifadelerini kullanmıştı.
EKONOMİ AJANDASI