Dolar 32,3625
Euro 34,9657
Altın 2.326,25
BİST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 22°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
22°C
Parçalı Bulutlu
Cts 21°C
Paz 22°C
Pts 24°C
Sal 18°C

“AB, Türkiye´ye leblebi çekirdek parası veriyor”

“AB, Türkiye´ye leblebi çekirdek parası veriyor”
23 Nisan 2014 10:22
A+
A-

Prof. Dr. Faruk Sen

AB’nin Türkiye’ye ayırdığı bütçenin Türkiye’nin konumu itibariyle yeterli olmayacağını belirten Türkiye – Avrupa Eğitim ve Araştırmalar Vakfı (TAVAK) Başkanı Ekonomist Prof. Dr. Faruk Şen, Türkiye’nin AB’den talepleri ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Prof. Dr. Faruk Şen görüşlerini şöyle açıklıyor:

AB´nin 2014´ten 2020 ‘ye kadar 7 yıllık mali planı çerçevesinde takriben her yıl 137 milyar € civarında bir bütçesi olacak. 7 yıllık bütçenin 980 milyar €´yu geçmemesi bekleniyor. Artık Almanya başta olmak üzere AB´ye katkı yapan ülkeler, bu katkılarını azaltmak için savaş veriyorlar. 137 milyar €´luk 2014 yıl bütçesinin %35’ini ödeyen Almanya ilk defa bu yıl bütçeden %17´lik bir pay alma savaşı içinde. Bulgaristan, Romanya gibi ülkelere artık çok az pay düşüyor.

 Türkiye´ye verilen para çok az

Gelelim Türkiye´nin konumuna, tam üyelik görüşmelerinde 9 yıldır yerinde sayan Türkiye´ye bu 7 yıl için öngörülen AB yardımı 4,750 milyar €. Bu sene ödenecek paranin 850 milyar € civarında olmasi bekleniyor. AB birçok kural yerine getirilmedigi için bu paradan da büyük ölçüde kesintiler yapma çabasında. Türkiye özellikle Tarımsal Garanti fonundan neredeyse hiç para almıyor. Bu yıl fındık, kayısı ve diğer ürünlerdeki don olayından sonra ürünler %90´a kadar kayba uğradı. Bu gelişme başka bir AB ülkesinde olsaydı, büyük ölçüde ekonomik yardım alırdı. Türkiye´ye bu konuda yardım gelmiyor. Ayrıca süt ve et ürünlerinde de Türkiye´ye belirli islah projelerinin getirilmesi ve Türk süt ve et ürünlerine Avrupa pazarının açılması lazım.

Fonlardan ümit yok

Gelelim ikinci konuya, sosyal struktur fonundan da işsizlik konusunda Türkiye´ye ödenen para çok çok az. Türkiye´nin tek, az çok para aldığı fon Bölgesel İstikrar fonu. Bu fonunda özellikle Güney Anadolu Bölgesine yönlendirildiğini görüyoruz. Ege bölgesinden, Burdur´dan tutun Karadeniz bölgesinde de bu fona çok ihtiyacı olan bölgeler var. AB´den daha çok fon ve ayrıca Arge fonu almamız gerekiyor. Yeni AB Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu´nun masaya vurma zamanı geldi.

Gümrük Birliği yenilenmeli

Aynı zamanda Gümrük Birliği antlaşması da eskilerin 15 lerin AB´siyle yapilmistir, simdi 28´lik AB´sine uygulandigi zaman Gümrük Birligi Türkiye´nin aleyhine isliyor. Özellikle ABD ve AB arasinda serbest transatlantik Gümrük Birligi bölgesinde Türkiye´nin hic söz hakki yok. Bütün bu gelismelerin tekrar ele alinmasi lazim.

2013 yilinda ihracatimizin 34% Avrupa Birligine gitmisti. Buna karsilik Afrika Türkiye´yi ihracatta memnun etmisti. Türkiye´de hükümet ve cemaat catismalardan sonra Afrika ile olan iliskilerimizde bir düsme olacak.

2014´ten ümitli miyiz?

Bu acidan 2014 yilinda AB´ye olan ihracatimizin 45% cikmasi bekleniyor. Hala Avrupa Birligi Türkiye´ye hizmet sektörunde serbestiyet tanimadi. Tirlara getirilen engellerin yanisira, Vize konusuda Türk is dünyasinin belini büküyor. Öbür taraftan Türkiye Cumhuriyetin´den AB´ye göc etmis 5 milyon 400 bin kiside AB ülkelerinde yasiyor. Bunlarin 149 binin isletmesi var. Bu isletmelerin icinde bulunduklari ülkelerinde ekonomisine de büyük ölcüde katkida bulunuyorlar. Bu gelismeler cercevesinde 2014 yilinda Türkiye- AB iliskilerinin ciddi bir şekilde gündeme alınması lazım.

Artık AB’nin bütçesindeki artışlar minimuma inmiş hatta gerilemeye başlamıştır. Bu açıdan AB eski üye ülkelere büyük ölçüde para aktarırken yeni üyeleri Romanya, Bulgaristan ve diğer 10 ülkeye büyük paralar aktaramamaktadır. Bu açıdan AB ülkelerinde Macaristan ve Romanya’dan başlayan çöküş İMF’ye havale edilmiş ve daha sonra 2010 yılından itibaren yavaş yavaş ortaya çıkan Yunanistan, İrlanda, Portekiz, İspanya ve İtalya’daki ekonomik krizlerde AB’nin başını büyük ölçüde zora sokmuş, Türkiye’nin de AB’ye bakışını ciddi bir şekilde değiştirmişti

Brüksel’in diktesi

Türkiye’deki Avrupa Birliği (AB) uzmanları Avrupa’nın bize dayattığı kriterlerin en kısa zamanda yerine getirilmesini istiyorlar. AB’li yetkililerin tüm çabası Örneğin, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasından, Kıbrıs için verilecek tavizlere kadar birçok dayatmanın neredeyse Kophenag kriterlerinin bir parçası olduğunu hepimize inandırmaktır. AB’nin Brüksel’deki uzmanları ve Türkiye’deki uzantıları Türkiye-AB ilişkilerini takip etmekte güçlük çekiyorlar. 2012 yılında TAVAK ( Türkiye- Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı) ‘nın yapmış olduğu araştırmada Türk halkının AB’ye bakışı %17’lere kadar düştü. AB’ye çok gönül verenlerde artık AB’den koparak “olmayacak duaya amin dememe” pozisyonuna girdiklerini görmüyorlar. Artık yavaş yavaş Ankara kriterlerini ortaya çıkartıp, Türkiye’ye “hayır” demek isteyen Fransa, Hollanda, Avusturya ve Almanya gibi ülkelerin önüne sürmekte yarar var.

 

  1.  Vizelerin Kaldırılması :

AB ülkeleri Schengen vizesini tüm üyelik görüşmesine başlayan ülkelere kaldırmışlardı. Artık Türkiye ye de kaldırmaları gerekmektedir. Vizesiz bir AB Türkiye nin ilk kriteri olmalıdır. AB’ye tam üyelik görüşmelerine başlama tarihinden itibaren Bulgaristan, Romanya ve Hırvatistan’a yönelik kaldırılan vize uygulamasının 2005 yılından bu yana tam üyelik görüşmelerine başlayan Türkiye’ye yönelik olarak derhal kaldırılmasının sağlanması gerekmektedir. Sırbistan’a vizenin kaldırılmadığı bugünlerde, Türkiye’den gelenlere vize istenmesi AB’nin Türkiye’ye karşı getirmediği sorumlulukların başında gelmektedir.

  1.  İslamafobi ve Türkofobi’ye karşı eylemler :

505 milyonluk AB ülkelerinde 20 milyon müslüman yaşıyor. İslamafobi her geçen gün artarken, 5 milyon 200 bin insanın yaşadığı AB de türkofobi de gelişiyor.  Bu açıdan AB,  Brüksel de islamafobi ve türkofobiye karşı savaş açmalı ve 2014 yılını islamafobiye karşı eylem yılı yapmalıdır. İslam dinine yönelik ön yargıların büyük ölçüde geliştiği ırkçı (rasist) akımların büyük boyutlara geldiği AB’de İslamofobi ve ırkçılığa (rasismize) karşı yeni paketler açılmalı ve müslümaların (islam dininin) AB tarafından tanınması sağlanmalıdır.

  1.  AGSK da söz hakkı;

90lı yıllarda Balkan krizi çerçevesinde oluşturulan 60 bin kişilik Nato kuvvetlerindeki vurucu ve acil müdahale ekibine Türkiye 6 bin asker veriyor. Fakat AB ülkesi olmadığı için karar mekanizmasında yer alamıyor. Vurucu gücğn % 10 unu oluşturan Türkite, AGSK’nın karar gücünde de yer almalıdır.

  1.  Gümrük Birliği Tazminatı:

1996 yılında başlayan Gümrük Birliği’nden 2012 yılına kadar. AB Türkiye ye 190 milyon £ luk daha fazla, mal satışı yaptı. Türkiye 1996-2001 yılları için öngörülen ve Yunan vetosu ile verilmeyen Gümrük Birliğini güçlendirme paraları Türkiye ‘ye ödenmesini istemelidir. Bunun dışında zeytinyağından alınan 1,5 euroluk fonun kaldırılması, ayrıca etli ve sütlü mamüllerin Türkiye’den AB’ye direkt girişi sağlanmalıdır.

  1.  Yeni bölümlerin açılması:

Son 3 yıldır AB ile görüşmelerde çok az bölüm açıldı. 2014 yılında 5 bölümün açılması artık sağlanmalıdır.

  1.  Güney Kıbrıs’a yaptırım:

AB ülkeleri Güney Kıbrıs ve Türkiye ye karşı getirdiği AB ye yönelik vetolarının paketleri kaldırılması için yaptırım uygulamalı ve Güney Kıbrıs a uygulanacak yardımların şarta bağlanmasını istemelidir.

  1.  Serbest Dolaşım Hakkı:

Türkiye 1986 yılında uygulanmaya konulması gereken serbest dolaşım hakkını hala ulaşamadı.  Gümrük Birliği’ne “Evet”  diyen Türkiye ‘ye  serbest dolaşım hakkı da sağlanmalıdır. Bu konuda kademeli bir dönem başlamalıdır.

  1.  Yardımların verilmesi:

8.1. AB 1981’DEN 2008’e kadar Yunanistan’a 108 Milyar Euro lük hibe kredi yardımında bulunmuştur. Aynı AB 1986- 2010 yılları arasında İspanya’ya da 70 Milyar Euro’nun üzerinde katkıda bulunmuştur. AB Türkiye’de de bölgeler arası dengesizliğin giderilmesi ve Türkiye’deki belirli etnik sorunların çözülümüne yönelik para harcamasında yarar vardır. Bu açıdan 2014 yılı bütçesine AB Güneydoğu Anadolu’ya yönelik yılda en azından 3000 Milyar Euro’dan 21 Milyar’lık bir para ayırması gerekmektedir.

8.2. Güney Doğu Anadolu’ya fon ayrılması:

2014-2020 yılları arasında öngörülen 7 yıllık, 979 milyar £ luk AB bütçesine kürt sorunun çözülmesine yönelik yardım çeçevesinde AB nin Sosyal ve Bölgesel Struktur Fonlarından Güney Doğu Anadolu bölgesine fon ayrılmasını istemelidir.

  1.  AB’yi sevdirme Fonu:

Türkiye de AB ye karşı tepki her geçen gün artmakta ve AB üyeliğine sıcak bakılmamaktadır. AB Tüm üye ülkelerde ve üye olacak ülkelerde AB ye bakışı olumluya çevirmek için fonlar ayırmaktadır ve bu fonların Türkiye’ ye ayrılması gerekmektedir.

10. Zirvelere Katılım:

 AB nin genel toplantılarda Türkiye ciddi bir şekilde rol almalıdır. Uzun zamanlı dönem toplantılarına, Türkiye’yi davet etmemektedir. Bunun değişmesi istenmektedir.

11. Batı Trakyalı Türkler :

Lozan Antlaşması’na göre, azınlık statüsünde olan Batı Trakyalı Türkler kendilerine hizmet verecek olan Türk kökenli müftüleri seçme hakkına sahip değillerdir. Ayrıca, müftüler Yunanistan’a ve Suudi Arabistan’dan getirilen Arap müslümanları arasından atanmaktadır. Yunanistan’ın Türk terimini kabul etmesi, İskece ve Gümülcine müftülerinin bu bölgelerden yaşayan Türkler tarafından seçilmesi şarttır. Selanik’te Türk din adamlarını yetiştirecek ve Türkiye’deki bir üniversite ile işbirliği yapacak bir din akademisinin veya ilahiyat fakültesinin de açılması gerekmektedir.

12. KKTC’ye Sorumlulukların Yerine Getirilmesi:

Kıbrıs’ta Kuzey Kıbrıs’a yönelik AB tarafından Kıbrıs referandumundan evvel verilen sözler yerine getirilmeli, ulaşımda kolaylık tanınarak Avrupa’dan direkt uçakların Ercan Havaalanı’na inmesi sağlanmalı, limanlara direkt gemilerin yanaşmasının dışında ilk üç yıl için öngörülen 2004-2009 yılları arasında ön görülen yaklaşιk 600 milyon euroluk fon KKTC ye verilmemiştir.

13. Göçmenlere Kolaylık:

AB’nin birçok ülkesinin cezaevlerinden tamamiyle izolayona tabi tutulan Türk kökenli göçmenlerin konumları ile ilgilenecek bir komisyon kurmalı ve bu komisyon üyelerinin %50’si de Türklerden oluşmalı ve bunların vereceği raporlara göre ülkelerde cezaevleri koşullarının değiştirilmesi sağlanmalıdır. AB sınırları içinde yaşayan ve sayıları 5 milyon 400 bini bulan Türklere yönelik her türlü ayırımcılığın (diskriminasyonların) önüne geçilmeli ve ayrımcılık-karşıtı (antidiskriminasyon) kanunlarının tam olarak uygulanması sağlanmalıdır.

14. KPK’nin işlevi:

Avrupa Parlamentosu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında oluşturulan karma parlamento komisyonunun (KPK) toplantılarında Avrupa’daki Türklerin sorunları her toplantıda gündeme alınmalı ve bunlara karşı uygulanan baskılarin hafifletilmesine yönelik çalışmalar yapılmalıdır.

AB bu 14 kriteri yerine getirirken Türkiye ile yakınlaşmayı sağlayabilir.

EKONOMİ AJANDASI

 

REKLAM ALANI